"Sayın Başkan,
Türkiye İnsan Hakları Derneği'nin kurucu üyelerinden biriyim.
Derneğimizin kuruluşundan bu yana toplumumuzda insanlık haklarının korunması için duyarlı kaldım; toplum bilincinin bu yönde aydınlanması için elimden geleni yapmaya çalıştım. Derneğin çabaları da genel anlamda, "özellikle ülkemizin içbarışını büyük ölçüde zedeleyecek şoven-milliyetçi kışkırtıları cesaretlendirecek" bir tutum göstermediği kanısında oldum. Yazık ki bu kanım, İHD'nin İstanbul Başkanı Sayın Emil Galip Sandalcı'nın başkanlığından düşürüldüğü genel kurul toplantısında sarsılmıştır. O günden buyana İHD'nin esprisinde tek yanlı bir 'ırkçı milliyetçi' hak korunmasının belirli hale geldiği izlenimim silinmedi, arttı. Demek üyeliğinden çekilmemi, ülkemiz koşullarını gözönünde tutarak hep "Şimdi sırası değil, şimdi sırası değil!" görüşüm çerçevesinde geciktirdim. Ancak 200 aydınımızın imzasını taşıyan Kaygılıyız-Uyarıyoruz bildirisinde, İHD Başkanlığı'nın da imzası bulunduğu halde, kamuoyunun İHD'nin insan haklarına tek yanlı, etnik gruplar ağırlıklı olarak sahip çıktığı inancının değişmediği izlenimi edindim. Demek ki, etnik milliyetçilik kışkırtılarının, örnekse PKK terörünün yeniden içbarışı tehlikeye attığı bir zamanda dahi, İHD bu cesareti önleyecek yeterli gayreti gösterememiş bulunmakta. Kamuoyunda ülke barışı için olumlu bir fikir yaratamamış İHD'deki üyeliğinin sürmesini, tarihin şu zamanında artık 'mazur göremiyor' istifamın kabulünü diliyorum.
Saygılarımla,
Adalet Ağaoğlu"