Heyet üyeleri, Erdoğan'ın Kürt sorununun demokrasiden taviz vermeden çözüleceğine dair teminatının olumlu olduğunu, bunun takipçisi olacaklarını, acil olanın her şeyin sakince tartışılabileceği bir ortama ulaşmak olduğunu belirtti.
CNN Türk'te canlı yayına katılan heyet üyeleri, Kürt sorununu, Başbakan Erdoğan'ın soruna demokrasi çerçevesinde yaklaşılacağına dair teminatını, şiddetin neden bir an önce durması gerektiğini, medyanın sorumluluğunu, Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretini ve sürecin bundan sonra nasıl gelişebileceğini anlattılar.
Gürsoy: Şiddetin derininde kocaman bir Kürt sorunu var
Gençay Gürsoy, yaşanan "şiddetin derininde gölgelenmemesi gereken kocaman bir Kürt sorununun olduğunu" Başbakan'a vurgulamaya çalıştıklarını söyledi; Başbakan'ın da bunu vurgulamasına dikkat çekti.
"Bizim görüşlerimizi paylaştığını ifade etti. Çözümün asayiş çerçevesini aşan bir boyutta olduğunda, demokrasi içinde olması gerektiğinde, demokrasiden taviz verilmemesinde mutabakata vardık."
Adalet Ağaoğlu da şunları söyledi:
"Bizim yapmak istediğimiz, gerçekten düşünsel planda, silahsız, önceki hataları işlemeyecek çareleri, çözümleri konuşmak."
Şiddet neden hemen durmalı?
Gençay Gürsoy, bildiride verdikleri şiddete ilişkin rakamların katlandığına, eylemlerin kentlere taşınmaya başlandığına dikkat çekti.
"İki halkın kültürel ortaklıkları ve kardeşlikleri duygusu bir baraj oluşturdu. Buna güvenerek etnik çatışma olmadı. Şiddet devam ederse, bu baraj yıkılacak. Örneklerini bazı kentlerde yaşadık. Şiddet ortamının durması kaçınılmaz. Bu sadece PKK'ye çağrı değil. Türkiye'de herkesin ayağa kalkması, tavır göstermesi gerek. Başbakanla bu duyarlılığı paylaşmaya çalıştık."
"Bazı çevreler adeta ilk adımı kim atacak yarışmasını gündeme getiriyor. Bu tartışmaya ülkenin tahammülü yok. Eylemler durmalı. Eylemlerin durduğu anda operasyonlar duracaktır. Bundan sonra, demokratik kurallardan taviz vermeden, bu militanların nasıl topluma kazandırılacağı tartışılabilir."
Nuray Mert, aslolanın "şiddete karşı duyarlı olan kamuoyunun gücünün artması" olduğunu söyledi.
"Herkes ayağa kalksın, demokratik çerçeve içinde ayağa kalksın demek."
"Toplantı çok somut bir demokratikleşme adımıydı. Önemli olan hangi yaklaşımın çerçevenin hakim olduğudur. Randevu, Türkiye'deki demokratik sürecin bombalanamayacağının, mayınlanamayacağının göstergesi."
"Şiddet politikasından yana olanlar karşılarında şiddet görmek istiyor. Önce tartışılabilecek ortama ihtiyaç var. Sonra, uzun istişarelerin ardından, ne yapılacağı ortaya çıkar."
Tayfun Mater de, tartışma ortamının yaratılmasının önemini vurguladı:
"Türkiye çok kritik bir eşikte. Hepimizin söylediği, fazla beklentiye girmeden, anlaşılmaz hale sokmadan, bu işin sakin bir şekilde tartışılabileceği bir ortama ulaşmak."
"Hükümet şiddet ortamını mümkün olduğunca soğutacak tedbirleri almak istiyor. Başbakan Diyarbakır'a çok önemli bir geziye çıkıyor; bizi davet ediyor."
"PKK çok acil bir şekilde şiddet sarmalına son vermeli. Bundan sonra her şey tartışılabilir."
Medyanın sorumluluğu
Heyet üyeleri, basının bu girişimin önemi ortadayken, yaşananları popülerleştirmemesi gerektiğini vurguladı.
Nuray Mert, basının "somut ısrarına" dikkat çekti:
"Basınla bizim başından beri anlaşamadığımız bir konu var. Demokratikleşme deyince, 'somut olarak neden bahsediyorsunuz' diye soruluyor. Uzun vadeli demokratik bir süreçten bahsediyoruz. Toplumu, siyaseti her şeyin konuşulabileceği bir noktaya çekmek önemli."
"Basının bizim ortak kaygımıza yoğunlaşmak yerine, dikkati popüler parlak konulara çekmeye çalışmasının maliyeti Türkiye'ye çıkıyor."
Adalet Ağaoğlu da, bildiri sürecinin başından beri belli bir düzeyi koruduğuna dikkat çekerek, medyanın sorumluluğunu anımsattı.
"Konu herkesin hayatıyla ilgili. Buna TSK de dahil. Burada şunu isteyebiliriz: Bu bildiri çok seviyeli hazırlanmış bir bildiri. Kabul edilmiş, sevindirmiş bir bildiri. İşi polemiğe dönüştürmeyelim, seviyeyi koruyalım. Sahte bir haber ortamı yaratmayalım. Yoksa kimseyi kendimize inandıramayız."
Diyarbakır ziyareti
Üyeler, Erdoğan'ın 12 Ağustos Cuma günü gerçekleştireceği Diyarbakır ziyaretinin önemine de dikkat çekti.
Gürsoy, Diyarbakır'la ilgili önerilerini Başbakan'a anlattıklarını söyledi.
"Gerilim ortamını rahatlatacak bir mesaj verilmesi gerek. Bir kucaklaşma, kardeşlik mesajı. Anlaşılıyor ki, bölgede dışlanmışlık duygusu giderek hakim oluyor. Bunun üstesinden gelmek gerek."
Tayfun Mater de, Başbakan'ın Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in kendisini havaalanında karşılayacağını, dolayısıyla görüşeceklerini söylediğini anlattı ve Diyarbakır ziyaretinin bir mesaj olduğunu söyledi.
"Bölgede büyük bir beklenti var. Başbakan ne zamandır gitmemişti. Gitmesi bize de mesaj. Oldukça umutluyuz. Ama en önemlisi bu sıcak ortamın soğutulması gerek. Soğutulmazsa, ülkenin her tarafına cenaze gidecek."
Adalet Ağaoğlu da, sıcak bir mesaj verilebilmesi amacıyla, Erdoğan'a Diyarbakır'da okusun diye Diyarbakır doğumlu şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın bir şiirini verdiklerini söyledi.
Bundan sonra ne olacak?
Heyet üyeleri, Başbakanlık'ın diyalog kapısını açık tutmaktan yana olduğunu, bildiriye destek veren platformun daha da genişleyeceğini söylediler. Başbakan'ın verdiği sözlerin takipçisi olacaklarını da vurguladılar.
Gürsoy, diyaloğun sürmesi için Başbakan'ın bir tür haberleşme aygıtının kurulması görüşünde olduğunu söyledi.
Mater de, bunu "Başbakan'ın görevlendireceği bir kurulla bize görüşlerimizi soracak" diye anladık dedi.
Adalet Ağaoğlu, eleştiri mekanizmasını süreceğini söyledi.
"Eleştiri mekanizması çöpe atılmış değil. Bundan sonra, tekrar buluşmayı tabii isteriz. Oraya gidince, 'her şeyi çok iyi yaptınız' demeyeceğiz. 'Şunu söz verdiniz, niye yapmadınız' diye soracağız."
Nuray Mert'se, daha önce Cumhuriyet Halk Partisi'yle bir görüşme yaptıklarını, yeni "bir görüşme daha düşündüklerini" söyledi. (TK)