İstanbul 5 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) görülen duruşmayı kitabın yazarı Amerikalı gazeteci Randal da destek vermek için izledi.
Keskin, "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhinde propaganda yaptığı" gerekçesiyle 3713 Sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 8/1-3 ve son bendi ile Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 36. maddesi uyarınca yargılanıyor.
Randal'a "tanıklık" istemi reddedildi
Yayıncı Keskin'in avukatı Hasip Kaplan, kitabın yazarının da duruşmada hazır bulunduğunu belirterek Randal'ın "tanık" olarak dinlenmesini istedi. Bu talep mahkemece reddedildi.
Duruşma çıkışında gazeteci Randal, "Türkiye'de bulunmaktan çok memnunum. Genç editörümü desteklemek için buradayım. Türkiye demokrasisine inanıyorum. Basın özgürlüğü konusunu ele alan bu davanın Türkiye'deki demokratik geleneklere uygun olarak olumlu sonuçlanacağına inanıyorum" dedi.
Keskin : "Kitabı üniversiteler ve okurlar tartışmalı"
Yayıncı Keskin ise, "Tabii ki, DGM'de bulunmaktan hoşnut değiliz. Bence kitaplar üniversitelerde ve okurlar nezdinde tartışılmalı ve değerlendirilmelidir" diye konuştu.
Keskin'e destek
Duruşmayı gazeteci Ragıp Duran, Hugh Pope, Gül Demir, Nicole Pope, Jessica Lutz ve Kürt aydını Ümit Fırat da izledi.
Dava 7 Haziran'a ertelendi.
Kovuşturma gerekçesi
İstanbul DGM Cumhuriyet Savcısı Selahattin Demir'in kaleme aldığı, 24 Ocak 2002 tarihli iddianamede, kovuşturmaya gerekçe olarak "En Yakın Dostunuzu Biliyor Musunuz?" (s.15), "Bunca Bilgiden Sonra Ne Bağışlaması" (s.25), "Enayi Yerine Konmak" (s.49), "Türkiye'nin Sosyal Depremi" (s.323-409) başlıklı bölümlerde yer alan bazı ifadeler gösteriliyor.
Destek bildirisi
Yayıncı Keskin'i desteklemek için Dünya Basın Özgürlüğü Komitesi, Bağımsız Gazeteciler Vakfı, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Basın Özgürlüğü Muhabirler Komitesi ve bir çok sivil toplum örgütü de duruşma öncesinde bir bildiri yayımladı. Bildirinin "sunuş" kısmında yer alan şu tespitlere yer verildi:
* Abdullah Keskin'e açılan soruşturma, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesine aykırıdır.
* Kitap, basında çıkan ve tamamıyla politik haber değeri olan yazılardan derlenmiş, profesyonel bir muhabirin kaleme aldığı ve sadece ticari ve eğitim amaçlarına yönelik yayımlanmıştır.
* AİHM, Türkiye'nin Güneydoğusunda Kürt durumunu sadece anlatmanın, bu konuda düşünceyi ifade etmenin ya da görüş bildirmenin yayımcının hakları ve ifade özgürlüğü açısından bir tehlike oluşturamayacağını defalarca belirtmiştir.
* AİHM, Türk hükümetinin, Kürt sorunu ile ilgili yazılar nedeniyle "bölücülük propagandası" iddiasıyla mahkum edilen yazar ve yayımcılara ait cezaları tekrar tekrar bozmuştur.
* Türk Hukuku, AİHM'nin kendi Sözleşmesine ait yorumlarının amir nitelikte olduğunu kabul etmektedir.
* DGM,bu davaları izlemeli ve Keskin beraat etmelidir.
Bildiri ile ayrıca, şu bilgilere yer verildi:
* Kitap, dil açısından ele alındığında, kışkırtıcı hiçbir ifade bulunmuyor.
* AİHM, sadece şiddet savunulduğunda ya da şiddet yol açıldığında cezalandırılabileceğini sürekli olarak belirtmişti.
* Mahkeme, cezalandırma için "ivedi sosyal ihtiyaç"ı değerlendirirken daima konuşmacının kimliğini göz önünde bulundurur. Burada yazan gazeteci, davalı ise yayımcıdır. Gazetecinin ele aldığı konular genellikle demokratik bir kurumun yararlandığı konulardır. AİHM, gazetecinin işlediği konuları Sözleşmenin 10. maddesiyle güvence altına alır.
* Keskin'in yargılanmasına gerekçe gösterilen kitap, kamu yararı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken konular içerir. AİHM'e göre, bu konudaki politik konuşma ve tartışmaları kısıtlamanın olanağı yok. Dahası, hükümete yönelik eleştiri sınırları,izin verilebilir ölçülerde, bir vatandaşı veya bir politikacıyı eleştirme sınırlarından daha da geniş olmalıdır.
* Demokratik bir sistemde, hükümetin eylemleri veya ihmalleri yalnızca yasama ve yargı organlarınca değil, kamuoyunca da yakın bir şekilde incelenir.
* Küçük çapta dağıtımı yapılan kitap, "Yayım araçları ve kapsamı" açısından değerlendirildiğinde devletin güvenlik çıkarlarını tehlikeye sokma iddialarını çürütmektedir.
* Kitabın, Türkiye topraklarını tehlikeye sokacak bir niteliği bulunmuyor. AİHM, kitapta yer alan ifadelerin taşıdığı potansiyel şiddet sonuçlarının açıkça ortaya konulmasını ister. Kitap ile herhangi bir potansiyel şiddet arasında hiç bir bağ yoktur. (EÖ/BB)