JİTEM'in kadrolu celladı Abdulkadir Güven, Şırnak ve Cizre'de JİTEM'in başka bir ekibinin faaliyet gösterdiğini söyledi. Aygan, cezaevinde iken itirafçı olan Abdulhakim Güven'in, Cizre'de görevli Yüzbaşı Cemal Temizöz'ün emrinde bir ekip kurduğunu ve birçok faili meçhul cinayet işlediğini kaydetti. Çankaya, Seyranbağları nüfusuna kayıtlı Fırat Altın kimliğini kullanan Abdulhakim Güven'in, minibüsleri durdurup kadınların altınlarına el koyduğunu ve müteahhitlik firması kurarak kısa zamanda büyük servetler elde ettiğini anlatan Aygan, Güven'in faaliyetlerini şöyle sıraladı.
"Abdulhakim Güven partiden ayrıldıktan sonra, önce Jandarma Bölge Komutanlığı'nda sorgulandı. Onlarla birlikte çalıştı. Hiçbir itirafçı, onun kısa zamanda sahip olduğu maddi imkanlara sahip olamadı. Kurtoğlu Lojmanları'nın karşısında daire aldı. Bir inşaat şirketi kurdu. İsmi, Güney İnşaat Gıda ve Sanayi Ticaret'iydi. Devlet ile kurduğu ilişkiler, Cizre'de partiye karşı faaliyet yürütmesi, orada kendi şahsına menfaat sağladı.
Şırnak ve Cizre'de ayrı bir ekip vardı. Abdulhakim Güven, Hıdır Altuk, Adem Yarkın, Hüseyin Bülbül isimli itirafçılardan kurulu bu ekip, oradaki İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Cemal Temizöz'ün emrindeydi. Yanlarına da bir-iki tane sivil uzman çavuş verilmişti. Bunlar orada terör estirdiler. Kimi insanları milis diye veya kardeşi dağda diye kuyulara atmışlardı, kimilerinin evlerinin altına anti-tank mayını koymuşlardı, kimisini sığınağa koyup, yani sığınağa baktırma bahanesiyle bomba atarak imha etmişlerdi.
Bazı kişileri tehdit etmiş, bilezik ve para almış. Kimileri de korkusundan kendileri vermiş. Cizre ile İdil arasında kendilerine gerilla süsü vererek, minibüs durdurup yolcu ve bayanların gerdanlıklarını, bileziklerini almış. Bu şekilde kısa sürede servet edindi. Hatta bunun için, Ali Yıldız binbaşı ziyaretine gittiğimizde, üstlerinden olaylardan dolayı sürekli laf yediği için 'Ne yaptığınızı biliyorum, hepinizi vurdurttururum' dedi. 'Zannetmeyin yaptığınız yanınıza kalır. Bölgemde böyle şeyler yaptırmam' diyordu.
Abdulhakim Güven, Gazeteciler Cemiyeti'ne gidiyordu. Tekstilci ve işadamı Ali İhsan Kaya, müteahhit Ramazan Bildik, inşaat şirketi sahibi Şırnaklı İsmail Tulukçu bir de Abdullah Aydın ile görüşüyordu. Yılmaz ve Bayram adlı mühendis ortaklar ile ilişkideydi."
Petrol boruları patlattı
Cizre'deki faaliyetlerin ardından Yüzbaşı Cemal Temizöz'ün Diyarbakır Grup Komutanı olduğunu belirten Abdulkadir Aygan, Temizöz'ün ekibinde yer alan Abdulhakim Güven'in, bu sayede Diyarbakır'da köşeyi döndüğünü söyledi. Aygan, Abdulhakim Güven'in Suriye'ye geçerek petrol boru hattını patlattığını da bildirdi.
Kaya-Altındağ rekabeti
Bölge'de JİTEM'e kadrolu olarak cellatlık yapan itirafçıları, Bölge'deki işadamlarının bu güçleri birbirine karşı kullandırmak istediğini de anlatan Abdulkadir Aygan, son derece çarpıcı anlatımlarını şöyle sürdürdü.
"İşadamı Ali İhsan Kaya ve Altındağ Tesisleri sahibi Mehmet Ali Altındağ arasında rekabet vardı. M. Ali Altındağ'ın Elazığ yolu üzerinde turistik tesisleri var. Onun yakınında Ali İhsan Kaya'nın da tekstil fabrikası vardı. T-shirt yapıyordu. Şimdi, Ali İhsan Kaya nasıl etmişse Abdulhakim Güven'i kafaya almış, arası çok iyiydi. Hatta itirafçı Hıdır Altuğ'u da onun yanına koruma olarak verdi. 'Bir yere davetliyiz' diyerek beni çağırdı. Gittim, fabrikada misafir edildik. Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı sorgusunda çalışan Mutkili bir astsubay vardı. 'Mutkili Ali' diyorlardı. Şu anda Gaziantep'te görev yapıyor. O da oradaydı. Onun da Ali İhsan Kaya ile arası iyiydi.
Söz dönüp dolaşıp Mehmet Ali Altındağ'a dayanıyordu. Mehmet Ali Altındağ'ın Hizbullahçılara yardımcı olduğunu ima etmeye çalışıyorlardı. Baktım ki beni de işin içine çekmeye çalışıyorlar. Ben JİTEM personeli olduğum için benim yanımda konuşuyorlardı. Duyduklarımı komutana 'Mehmet Ali Altındağ Hizbullahçıları besliyormuş, finanse ediyormuş' diye anlatmamı bekliyorlardı.
Altındağ aleyhine ifade
Bu durumda bir çok kişinin menfaati olduğunu fark ettim. Sorguda, Ali astsubay da bu durumdan faydalanıyor. Astsubay, itirafçı Mehmet Ağar'ın ifadesinde Mehmet Ali Altındağ aleyhine olacak şekilde yazıyor. İfadede 'Bize bu tarihte şu kadar Mekap ayakkabı gönderdi. Şu köyden geçerken adamları şöyle yardım etti' şeklinde söylemler yer aldı. Sonuçta rekabet olayı vardı.
Abdulhakim Güven'in JİTEM Komutanı Cemal Temizöz ile arası iyiydi. Abdulhakim ile sık sık irtibatı vardı. Onun yanına giderdi. O da Abdulhakim'in her söylediğini yapardı. O da Abdulhakim'in yanına gidip gelirdi. Cemal Temizöz'e, Mehmet Ali Altındağ hakkında olumsuz rapor getiriyordu. Bir vakıf kurduğunu, bu vakıfta irticai eğilimli bazı gençlere geri eğitimler verdiğini söylüyordu. Abdulhakim bunları Cemal Temizöz'e rapor ediyordu. Mehmet Ali Altındağ da Diyarbakır'da Söz TV ve Söz gazetesinin sahibiydi, bir kere bombalandı o lojmanlara yakındı. Bürosu bombalandı. Elazığ yolu üzerindeki tesisleri tarandı ve iki özel harekatçı yaralandı. Ali İhsan Kaya bize şunu öneriyordu. Abdulhakim vasıtasıyla, buna bir şeyler yapılsın. Yani bir suikast silahı ile... Abdulhakim diyordu, 'Ben ve benim durumda olan resmi kimlikli kişiler, ona rahatlılıkla yaklaşabilirler'. O esnada el bombasıyla bırakıp onun imha edilebileceğini şey ediyordu. Tabi daha sonra ne olduysa Abdulhakim ona da şey etmiyor. Ya bunlar insanları kullanıyorlar, kullanmaya çalışıyorlar, dedi. Bu iş öyle kaldı."
Eroin dolusu otomobil
Aygan'a göre "gayri meşru iş" yapanlar da var. Aygan özel harekat timlerinin haraç alma ve eroin ticareti gibi işler yaptığını belirtiyor. Bir komutanın kendi bünyesine 2 veya 3 itirafçı toplayıp gayri resmi işlerde kullandığını anlatan Aygan, bu konuda şunları söylüyor: "Kendileri resmi olduğu için bunu yapamıyor. Bir kişi, ortadan kaldırmaya yönelik bir iş veya haraç alınacaksa ortalıkta dolaşan itirafçıları kullandılar. Mesela Diyarbakır'da özel harekatçılar Adil Timurtaş'ı kullandılar. Adil Timurtaş, Bölge Komutanlığı'nda temizlik işçisiydi. Tuttular onu, sen aslansın, şusun, busun dediler. Ve operasyonda ele geçirdikleri zuladan bir kalaşinkof silah verdiler. Adil Timurtaş'ı beyaz işe soktular. Ardından da change araba işine soktular. Özel Harekatçılara kimse hesap soramıyordu. Arabasıyla giderken rütbesinden dolayı hiç onlara karışamıyorlar ve yol kontrolünde kimse onları aramıyordu. İstediklerini getirip götürüyorlardı. Bu, JİTEM elamanları için de öyleydi. Mesela Adil Timurtaş'ın bir Mazda arabası vardı, lojmanların önünde bir hafta durdu. Adil Timurtaş yakalanmıştı, tutuklanmıştı. Arabanın içinde 7 kilo toz vardı. Devletin resmi lojmanlarının önünde Bölge Komutanı, Asayiş Komutanı, Özel Harekat Komutanları, Müdürleri ve İstihbarat Şube Müdürü orada oturuyordu. Ve kimse de 'bu araba kimindir' diye sormuyordu."
Aygan, Timurtaş'ın özel harekatta komiser Mustafa Pelit ile iş yaptığını belirtiyor ve ekibin bir kısmının açığa alındığını bir kısmının da Romanya'ya gittiğini söylüyor.
Kanat'a Ünal Erkan kanat geriyordu
"Bölge Valisi Ünal Erkan, Hasan Kundakçı Paşa, Çiller Hükümeti'nden güç alıyorlardı. Bu durum aşağıya da yansıyordu. Mesela İstihbarat Grup Komutanı bunu bazen ima ediyordu. İşte Abdulkerim Kırca seçim zamanı DYP'ye oy vermemizi istedi. Alaatin Kanat, cezaevinden çok dışarıdaydı. Ona özel izin alınıyordu. İçerdeki itirafçılardan bilgi alıp, bilgileri gelip Ünal Erkan'a veriyordu. O da ona yetki veriyordu. Maddi ve manevi açıdan destek veriyordu. O da icraat yapıyordu. O dönem Alaattin, Şırnak'taydı, oradan geldiğinde yanında müzik seti ve benzeri şeyler getirmişti. Savaş ganimeti gibi... Aynı lojmanda oturduğumuz için biliyorduk."
Gazeteci Naci Sapan basın kartı ayarladı
"Abdülhakim Güven, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nden bir-iki kişiyle tanışıyordu. Gazetecilerden Naci Sapan ile ilişkisi vardı. Birkaç sefer gitti, görüştü. Basın kartını da kendisinin ayarladığını söyledi. Cemiyete giderken beni de alıyordu. Hanefi Avcı bir ara 'Mete' kod adlı İbrahim Babat ve 'Fırat' kod adlı Mustafa Deniz gibi kişilere belgeler vermişti. Bir de onlara verilen 'Bu kişi bizim elemanımızıdır, sorunu olduğu yerde yardım olunması...' yazısının olduğu böyle kartvizit gibi bir belge vardı."
---