Deklarasyona göre, bu kurum içerisinde, hükümetlerle birlikte özel sektör ve sivil toplumun da temsilci olarak bulunacak. Zirve, alan adlarına ilişkin idari ve karar sistemde reforma gidilmesinde başarısız oldu.
ABD, İnternet'te hegemonyasına dokundurmuyor
İnternet'in alan adlarıyla ilgili teknik yönü ve sistemin aksaksız işleyişini ise, ABD'nin Kaliforniya Eyaleti'nde kurulu olan ICANN (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers) adlı, ABD Ticaret Bakanlığı'nın yetkisi altındaki bir şirket sağlıyor.
ABD'nin, örneğin .tr ülke uzantılı alan adlarını geçersiz sayması durumunda Türkiye'nin İnternet ile bağını "koparabilir".
İlk toplantısını Atina'da 2006'nın ilk üç ayında gerçekleştirecek IGF'nin kurulmasına rağmen, zirvede, İnternet üzerindeki ABD hegemonyası etkin şekilde tartışılamadı. Özellikle, bu şirketin, sadece bir danışma organı olacağı düşünülürse.
ABD yönetimi, daha önce, "tarihi rolü"nü elden bırakmayacağını açıklamıştı. Zirve öncesinde ise ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve Ticaret Bakanı Carlos Gutierrez, devletlerin ICANN üzerinde kısmi denetim kurmalarına sıcak bakan Avrupa Birliği'nden pozisyonunu gözden geçirmesini ve ABD statükosunda birleşmesini istemişlerdi.
Le Monde gazetesi, zirveye katılan bir Fransız delegenin, "ABD, şimdilik alan adlarına kimseyi dokundurmuyor ama alanında imza attıkları metin, onların tek başına egemen olma pozisyonlarının sonunun habercisi. İlk kez ABD, teknolojik kavramların içine artık politikanın da girdiğini kabul ediyor" dediğini yazdı.
ABD denetimini şimdiden tartışma konusu etmese de IGF, İnternet kullanımına bağlı olarak ve kamu çıkarı ile ilgili uluslararası işbirliği araçlarından ilkini oluşturacak. Bu onun, İnternet'te terör amaçlı faaliyetler, kuşkulu para transferleri ve spam ile mücadele edeceği anlamına geldiği belirtiliyor.
Bir ara ABD ile devletlerin doğrudan müdahalesine sıcak bakan Çin, İran ve Brezilya gibi ülkeleri karşı karşıya getiren görüşmeler, bu ülkelerin tavır alarak şu an ABD'nın etkin olduğu Alan Adı Sistemi (DNS) dışında kendi yapılanmalarına gidecekleri düşüncelerinin dolaşmasına yol açtı. Teknik olarak mümkün görünen böylesi bir tavır, İnternet'in evrensel niteliğine zarar verebilirdi.
Zirve öncesinde ve sırasında habercilere baskı
Ayrıca, Tunus'taki Zirve kadar bu zirveye katılmak isteyen, zirveyi haberleştiren habercilerin uğradıkları baskılar da dünya kamuoyunun gündemine geldi.
Zirveye katılmak isteyen Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Genel Sekreteri Robert Ménard, zirveye katılması için elinde Birleşmiş Milletler'in sağladığı akreditasyon bulunduğu halde, Fransa Hava Yolları ile ilgili gittiği Tunus'ta sivil polislerce engellendi.
Akreditasyonu bulunmadığı gerekçesiyle uçaktan indirilmeyen Ménard, 17 Kasım'da Fransa'ya geri dönmek zorunda kaldı. Bir açıklama yapan RSF, zirvenin organizatörlerini ve "bir ölçüde de", zirveye katılımını sağlamak için bir şey yapmayan Fransa'yı eleştirdi. RSF, "Zirve skandala dönüştü" diye açıkladı.
Geçtiğimiz günlerde "TV5" televizyonunun bir ekibi, "sıkı" sivil polis takibi nedeniyle Tunus'tan ayrılmak zorunda kaldı. 11 Kasım'da ise "Libération" gazetesi muhabiri Christophe Boltanski'nin kaldığı otelin yakınında dövülerek bıçaklandı. Bundan üç gün sonra da, Belçika televizyonu RTBF'ye bağlı bir ekip saldırıya uğradı.
RSF : Tunus İnternet'e düşman, ABD ve AB izleniyor
Ayrıca, alternatif zirve yapmasına izin verilmeyen RSF, sembolik sivil bir zirve ile İnternet'in Dünyadaki 15 Düşmanı' nı açıkladı.
Tunus İnsan Hakları Ligi'nin merkezinde, hükümetlere bağlı olmayan 20 örgütle birlikte düzenlenen Sivil Zirve'de, İnternet'i en çok baskı altında tutan ülkeler olarak Çin, Küba, İran, Beyaz Rusya, Tunus, Suudi Arabistan, Myanmar, Kuzey Kore, Libya, Maldiv Adaları, Nepal, Özbekistan, Suriye, Türkmenistan ve Vietnam'ı saydı.
RSF, izlemeye alınan ülkeler olarak da ABD, Avrupa Birliği, Bahreyn, Güney Kore, Mısır, Kazakistan, Malezya, Singapur, Tayland ve Zimbabwe. (EÖ)