50 yaşındaki Roesler, bir asker çocuğu. Babası 2. Dünya Savaşı'nda yaralanmış, dedesi ise 1. Dünya Savaşı'nda savaşmış olan Roesler'un 26 yaşındaki oğlu da şu an Amerikan Ordusu 82. Hava İndirme Tümeni'nde çavuş.
Savaşın haksız ve ahlak dışı olduğuna inanan Roesler, ABD'de en az 5 bin 500 kişinin askere gitmeyi reddettiğini, izinsiz olarak ortadan kaybolduğunu ya da emirlere uymayı reddettiğini belirtiyor. Roesler, "ABD'de gizlenmeye çalışılan güçlü bir direniş var" diyor.
Savaşa karşı seslerini yükselten annelerin "görmezden gelinemeyeceğine" inanan Roesler, sözlerini "Ama sadece kendi oğlu için ağlayan bir anne ile Iraklılar da dahil olmak üzere bütün oğullar için sesini yükselten bir anne arasında önemli farklar var" diye sürdürüyor. Roesler, bianet'in sorularını yanıtlıyor:
Asker Aileleri Konuşuyor Örgütü olarak Amerika'da ve uluslar arası platformda yürüttüğünüz eylemler nelerdir?
Çok çeşitli etkinlikler örgütlüyoruz; gösteriler, yürüyüşler, üniversitelerde toplantılar... Bunlara ek olarak seçilmiş temsilcilerimizle, yani siyasilerle görüşmeler yapıyoruz ve onların tavır değiştirmesini sağlamaya çalışıyoruz.
Tüm etkinliklerimizde temel mesajımız, askerlerin Irak'tan geri çekilmesi, bir an evvel geri dönmeleri... Irak'ta hem bizim askerlerimiz için hem de Iraklılar için gerçek durumu anlatmaya, hükümetin yalanlarını göstermeye çalışıyoruz.
Siyasilerle görüşmeleriniz, karar alma mekanizmalarını etkileyebiliyor mu?
Onların görüşlerini değiştirmese de, hükümet politikalarını sorgulayıcı demeçler vermelerini, daha eleştirel bir tavır takınmalarını sağladığımızı düşünüyorum.
Diğer barış örgütleri arasında, tabii ki çok iyi biliniyoruz. Ama genel kamuoyuna ulaşmak açısından yeterince iyi tanınan bir örgüt değiliz. Bunun başlıca nedeni, medyanın sesimizi bastırmaya çalışmasıdır.
Asker aileleri Irak'taki durumu ve ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik politikalarını nasıl yorumluyorlar?
Asker aileleri Irak'ta durumun giderek kötüleştiğini düşünüyor, aşağı doğru giden bir kısır döngü... Böyle düşünmemizin nedeni, oradaki sevdiklerimizden, kocalarımızdan, oğullarımızdan aldığımız bilgiler. Yoksa, medya bu yönde enformasyonlara yer vermiyor.
Vicdani ret uygulamasının ABD'deki koşulları nelerdir?
Vicdani retçi statüsü için başvuranlar var ve bu kişilerin yanında olup hukuki destek sağlayan mekanizmalar mevcut. Ama insanların vicdani retçi statüsünde olduklarının kabul edilmesi çok zor. Amerikan ordusu profesyonel, gönüllü katılıma dayalı bir ordu. Bu nedenle ordu sürekli, okullardan, üniversitelerden, fakir semtlerden insan toplamaya çalışıyor.
Buna karşı, "gitmeyin" propagandası yapan örgütlerin yanı sıra, GI Rights Hotline adlı telefon hattı gibi, askerde olup da vicdani reddini açıklamak isteyenlere yardım eden oluşumlar var.
Vicdani retçilere dair kesin bir sayı veremesek de, şu ana kadar en az 5 bin 500 kişinin gitmeyi reddettiğini, izinsiz olarak ortadan kaybolduğunu, kaçak olduğunu, emirlere uymayı reddettiğini, bu anlamda güçlü bir direniş olduğunu biliyoruz.
Siz savaş karşıtı harekette bir aktivist olarak yer alırken, oğlunuz Musul'da asker. Siz ya da oğlunuz herhangi bir baskıyla karşılaştınız mı?
Ben kişisel olarak bir tepki almadım, ama oğluma yönelik baskılar olduğunu biliyorum ve bu yüzden endişeleniyorum.
Sorunların çözümüne dair kısa vadede barışçı bir umut görüyor musunuz?
ABD askerlerinin Irak'tan bir an evvel çekilmeleri gerek, çünkü bugün orada olmaları ateşin üzerine körükle gitmek. ABD Irak'ta işgalci bir güç olarak görülüyor, Irak halkıyla ABD askerleri arasında nefret hüküm sürüyor. Böylesi bir durumdan olumlu bir sonuç çıkacağını düşünmek, mümkün değil.
Irak'taki askerlerden aldığınız bilgiler doğrultusunda, seçimlerden sonra durumun daha iyiye gidebileceğini düşünüyor musunuz?
Hayır düşünmüyorum, çünkü Irak'ta yapılan kesinlikle demokratik bir seçim değildi. Çok sayıda insanın oy verme hakkı, oy verme imkanı yoktu. Dolayısıyla bu seçimlerin Irak'ta barış ve demokrasi adına önemli bir şey ifade ettiğini düşünmüyorum.
Size ve savaş karşıtı harekete destek vermek isteyen diğer insanlar sizce neler yapabilir?
Bence yapılacak en faydalı şey, tek ve güçlü bir sesle hep birlikte savaşa karşı olduğumuzu gösterebilmek. Yerel düzeylerde yapılan bilgilendirme, eğitme çalışmaları ve doğrudan eylemler, hepimizi daha güçlü kılıyor.
Bir kadın ve bir anne olarak savaş karşıtı hareketin içinde yer alırken, bu mücadelede daha farklı bir yerde durduğunuzu düşünüyor musunuz?
Evet, düşünüyorum. Sadece kadın olarak değil, çünkü bence zaten kadınlar daima barıştan yana seslerini ilk yükseltenler oldular. Ama anne olarak sesimizi yükselttiğimiz zaman, çok ciddi bir inanırlığımız oluyor. Görmezlikten gelinmemiz zorlaşıyor. Bu nedenle bu mücadele içinde farklı bir anlamımız, etki gücümüz olduğuna inanıyorum. Ama sadece kendi oğlu için ağlayan bir anne ile Iraklılar da dahil olmak üzere bütün oğullar için sesini yükselten bir anne arasında önemli farklar var. (GS/EÖ/BB)
* Dr. ANNE ROESLER; ABD "Military Families Speak Out" adlı asker aileleri örgütünden
Toplum Sağlığı eğitmeni, akademisyen, San Jose Devlet Üniversitesi'nde okutman olan Roesler, 25 yıldan daha uzun bir zamandır sosyal adalet için mücadele ediyor. Babası 2. Dünya Savaşı gazilerinden olan Roesler, Irak'taki savaşa açık bir şekilde karşı çıkıyor. Amerikan Ordusu 82. Hava İndirme Tümeni'nde çavuş olan 26 yaşındaki oğlu, Dr. Roesler gibi bu savaşın haksız ve ahlak dışı bir savaş olduğuna inanıyor. Roesler'in oğlu, 2003 Mart'ından 2004 Şubat'ına kadar Irak'ta bulundu. 2004 yılının Kasım ayında yeniden askere alındı ve şu anda Musul'da bulunuyor.