TBMM’de Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı ve Türk Akreditasyon Kurumu bütçeleri üzerine konuşan CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, genel bütçeden başkanlığa sadece yüzde 0,059 pay verildiğini söyledi. Özdemir, “Bu tablo, siyasi iktidarın önceliğinin AB hedefi olmadığını da özetliyor” dedi. Özdemir, özetle şu değerlendirmelerde bulundu:
“Geriye gidiş var”
“Türkiye-AB ilişkilerinin belkemiğini oluşturan üyelik müzakereleri ve Kopenhag Kriterlerinde hızla geriye gidişler yaşıyoruz. AB’ye tam üyelik yolunda çok yüksek toplumsal ve siyasal destek verilmesine rağmen uzun süren iktidarınızda, hatta Bakanlığınızda bu süreci yönetemediniz.
"Peki, ne yaptınız? Günübirlik, dönemsel iç konjonktüre göre, seçim dönemlerine göre yön verilen, bazen tek kişiye, kişiselleştirilen bir siyasete indirgediniz. Sizin iktidarlarınızın bu tutarsız ve ikircikli yaklaşımlarıyla birlikte, AB’nin de ikircikli yaklaşımını, hatta bazı üye ülkelerin Türkiye'nin üyelik süreçlerini iç politikalarına, popülist siyasetlerine malzeme yapmalarını da kabul etmiyoruz.
"Çöpe atılan raporlar"
"2018’de AB ile dış ve güvenlik politikası, terörizme karşı ortak mücadele, enerji, ticaret gibi alanlarda yüksek siyasi diyalog süreçleri başlatıldı. Ancak son bir yılda yüksek diyalog sürecinden üyelik sürecimizin askıya alınması çağrıları, müzakere başlığının açılmaması, fon kesintileri ve en önemlisi bizim de karşı çıktığımız yaptırım kararları gibi çok ciddi süreçlere evrildik.
"Bazı ülkeler kendi tezlerini AB düzeyinde kabul ettirirken siz ne yaptınız? Yüksek düzeyli diyalog toplantıları ile seçim dönemlerinde çöpe atılan AB raporları arasında gidip geldiniz. Hatta kimi tezlerimizi dahi etkin bir diplomasiyle anlatamadığınıza, savunamadığınıza şahit olduk.
Son 6 kriter
"Yaşanan mülteci krizi sonrası üstlendiğimiz sorumluluk karşısında AB ile vize serbestisi diyaloğu 2016’da başlatılmıştı. Ancak geldiğimiz aşamada yine son bir yılda yılan hikayesine dönen son 6 kriter nedeniyle sonuçlanamayan bir vize serbestisi ve tüm ekonomik ve sosyal maliyetleriyle baş başa kaldığımız mülteci sorunuyla birlikte yalnızlaşan bir ülke konumuna geldik.
"Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesinde de bir sonuç alamadık ve neticede iktidarınız döneminde üyelik müzakerelerine başlamadan üyelik sürecimizin askıya alınmasının önerildiği bir döneme geldik yani kazanımlarımızı da kaybettiğimiz bir süreçteyiz.
"AB ile ilişkilerde tüm bu tutarsızlıklar, geriye gidişler yaşanırken Dışişleri Bakanlığının bu süreçte bir sorumluluğu, başarısızlığı hiç mi yok? Kopenhag Siyasi Kriterleri olan yargının bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve özgürlüklerde geriye gidişler yaşadıkça üyelik müzakerelerinde bir mesafe kat edemedik ancak bu kriterlerden uzaklaşmanın yarattığı ekonomik ve toplumsal maliyetlerle karşı karşıya kaldık, uluslararası itibarımız zayıfladı." (DB)