Fotoğraflar: Aytaç Ünal/AA
Bir neslin anılarında yer eden, her evde bir radyonun olduğu ve bir sonraki bölüm ev halkı tarafından merakla beklenen radyo tiyatrosunun kayıtları 82 yıldır Ankara Radyoevi'nde alınıyor.
Hafta içi her sabah saat 9.40'ta başlayan "Arkası Yarın"ları, çarşamba akşamları ise saat 21.05'te yayınlanan "Radyo Tiyatrosu"nu dinlenirdi. "Çocuk Saati" programındaki dramalar da dönemin minikleri tarafından heyecanla beklenirdi.
Radyo 1'de aynı saatlerde dinleyicisiyle buluşmaya devam eden Arkası Yarın ve Radyo Tiyatrosu, 1938'de Marconi firması tarafından yapılan ve ilk efektör Tahsin Temren'in adı verilen stüdyoda kayıt altına alınıyor.
Kapı, zil, daktilo efektleri
AA'dan Eda Özdener'in haberine göre bu stüdyoda daha önce Rüştü Asyalı, Baykal Saran, Ecder Akışık, Tomris Çetinel, Kenan Işık, Sungun Babacan gibi pek çok sanatçı seslendirme yatı. Kapı, zil, daktilo, çakıllı yol gibi ses efekti yaratmaya yardımcı malzemeler de bu stüdyonun demirbaşlarından.
TRT Radyo Dairesi Başkanı Ahmet Akçakaya, görsel bir sanat dalı olan tiyatronun, radyo tiyatrosu ile bambaşka bir mecraya taşındığını belirtiyor: "Biz radyocular aslında hayal satarız, sesin büyüsüyle hayal dünyasına sesleniriz. Radyo tiyatrosu da tam bu anlamda en önemli alanlarımızdan birisi."
Akçakaya, radyo tiyatrosunu televizyon ve tiyatrodan ayıran en önemli özelliğin, dinleyicilerin karakterleri, kendi gönül ile ruh dünyalarına göre yorumlamaları ve kafalarında canlandırmaları olduğunu söylüyor.
Televizyon öncesi dönemde radyo tiyatrosunun önemli bir dinleyici kitlesine ulaştığına dikkati çeken Akçakaya, "Temsil saati, ajanstan sonra en önemli ve vazgeçilmez programlardı. Saat 19.00'daki ana haber bülteninden sonra en çok bilinen, tanınan, tiryakileri olan temsil saatiydi" diyor.
Arkası yarınlar, çocuk dramaları
Televizyonla birlikte radyoya, dolayısıyla radyo tiyatrolarına ilginin azalacağının düşünüldüğünü dile getiren Akçakaya, "Ama arkası yarınlar ya da çocuk dramaları hâlâ vazgeçilmezlerimiz ve radyo deyince ilk akla gelenler arasında. Hayat devam ediyorsa, tiyatro ölmüyorsa radyo tiyatrosu da devam edecek" diye ekliyor.
Akçakaya, zaman zaman kısa aralar verilse de radyo tiyatrosunu son 2-3 yılda yeniden canlandırdıklarını vurguluyor ve "Küçük Prens", "Vatan yahut Silistre", "Hamlet" gibi eserleri uyarladıklarını, gelecek dönemde de pek çok yeni eseri radyo dinleyicisiyle buluşturacaklarını anlatıyor.
Ankara Radyosu Müdür Yardımcısı ve 30 seneyi aşkın süre efektörlük yapan Hamit Çelik ise ilk drama kayıtlarının 1930'ların sonunda monologlar şeklinde alındığını, arşiv ve kayıt imkanları kısıtlı olduğu için dramaların canlı yayınlandığını söylüyor.
Çelik, kayıtlı yayınların başlamasıyla "Mikrofonda Tiyatro", "Radyo Tiyatrosu", "Arkası Yarın" ve "Çoçuk Bahçesi"nin dinleyiciyle buluştuğunu anlatarak, drama kayıtlarının bugüne kadar devam ettiğini belirtiyor.
Radyo tiyatrosunun yapım aşamaları hakkında bilgi veren Çelik, bir yazar kadrolarının olmadığını, oyun yazan herkesin Ankara Radyosuna başvurabildiğini dile getiriyor.
Çelik öte yandan, "Bunlar inceleniyor, yayına uygun görülürse dramaturjiden geçiyor. Daha sonra Devlet Tiyatrolarından yönetmen ve uygun oyuncuları çağırarak, kayıtlarını yapıyoruz ve prodüktörlerimizin tespit ettiği günlerde yayınlıyoruz" değerlendirmesinde bulundu. (AÖ)