Erzurum H Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan 71 yaşındaki yerel siyaset insanı Abdülmelik Okyay, önceki gün kalp krizi geçirdi, Erzurum Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Okyay, tüm müdahalelere rağmen geri döndürülemedi. Okyay’ın cenazesi Erzurum Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı.
Okyay'ın ölüm haberi üzerine DEM Parti Erzurum İl Yönetimi, Belediye Eş Başkanları, ailesi ve yakınları , Adli Tıp Kurumu önünde toplandı. Cenazesi Adli Tıp Kurumu’ndaki incelemelerin ardından dün aileye teslim edildi.
Okyay'ın cenazesi bugün memleketi Tekman’ın, Qirikan köyünde toprağa verilecek.
Erzurumlu yerel siyaset insanı sosyal medya paylaşımları nedeniyle aldığı cezanın infazı için Erzurum H Tipi Cezaevi'nde bulunuyordu. DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş Okyay'ın ölümünü sosyal medya hesabından duyurdu: "2 Eylül’de cezanın infazı tamamlandığı halde Cezaevi İzleme Kurulu toplanmadığı için tahliye edilmedi. Bugün aile tahliye olmasını beklerken geçirdiği kalp krizi nedeniyle cezaevinde yaşamını yitirdi."
Beştaş, "Hapishaneler ölüm evleri oldu derken bunu anlatıyoruz. Yeter artık Cezaevlerindeki zulme son verin..." dedi.
Abdülmelik Okyay Erzurum’da HEP, DEP, HADEP yönetimlerinde, son olarak da HDP il yönetiminde görev almıştı.
Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu nedir, ne yapar?
İdare ve Gözlem Kurulu'nun 2324 Sayılı Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik uyarınca "[...] kurum müdürünün başkanlığında, gözlem ve sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare memuru, cezaevi tabibi, psikiyatrist, bir psikolog ve psiko-sosyal yardım servisinde görevli diğer unvandan bir personel, öğretmen, infaz ve koruma başmemuru ile kurum müdürü tarafından teknik personel arasından seçilen bir görevliden oluş[ması]" gerekiyor. Bu fıkrada "[...] sayılan personelin tamamının kurumda bulunmaması hâlinde idare ve gözlem kurulu, mevcut olanlarla oluşturulu[yor]."
Kurul, infaz işlemleri kapsamında "Koşullu salıvermeye ve uygulanacak infaz rejimine esas teşkil edecek iyi hâl kararını almak"la yükümlü olduğu gibi, ceza ve tevkif evlerinde tutuklu ve hükümlülerle ilgili hemen her konuda değerlendirmede bulunma ve karar alma yetkisiyle donatılıyor. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'te kurulun yetkili olduğu en az 33 işlem sayılıyor.
Son dönemlerde siyasal hükümlülerce "infaz yakma" olarak adlandırılan, "iyi hal" kararlarını vermeyi genellikle reddetmesiyle gündeme gelen ve "cezaevi içinde bir mahkeme" olarak nitelenen "İdare ve Gözlem Kurulları"nın bu işlemleri nasıl gerçekleştirdikleri siyasal hükümlülerce şöyle aktarılıyor:
30 YILLIK MAHPUS SERMİN DEMİRDAĞ ANLATIYOR
Tahliye engellemeleri | Hayali bir kurulla karşı karşıyayız
"Genel uygulama şu: koşullu tahliye tarihimizden bir-iki hafta önce görüşme için idareye çağrılıyoruz. Kurum müdürünün nadiren bulunduğu bu görüşmede; yardımcı müdürler, eğitim ve psiko-sosyal birimlerden birer memur, başgardiyan ve kurumun talimat işlerini yapan bir teknisyen yer alıyor.
"Sorulan neredeyse tek soru, pişman olunup olunmadığı veya neden siyasi koğuşta kalındığıdır. Görüşülen kişi siyasetçi ise sorular “HDP’den belediye başkanı olduğuna pişman mısın?” veya “HDP’de siyaset yaptığına pişman mısın?” biçimine dönüşüyor. Israr yok, başka sorular yok.
"Tam tersine öylesine toplanılmış gibi, tamamen kayıtsız tavırlarla bu bir kaç dakikalık görüşme geçiştiriliyor.
"Yaklaşık on gün sonra da, 'Cumhuriyet Savcısı başkanlığında toplanan İdare-Gözlem Kurulu’nun 'uygun değil' kararı getiriliyor bize.
"Bu ikinci kurula, henüz hiç birimiz çağırılmadığımızdan orada kimlerin yer aldığını, dahası böyle bir kurulun gerçekten toplanıp toplanmadığını bilmiyoruz.
"Kararın altında yetkililerin ne fikri, ne ismi ne de imzası bulunuyor. Adeta hayali bir kurulla karşı karşıyayız. İlginç bir şekilde, idarenin görüşmesine katılmamamız tahliye edilmememize gerekçe olurken, Savcı'nın bulunduğu Gözlem Kurulu ile görüşme talebimiz ise hep reddediliyor.
"Yakın zamanda getirilen kararlardan öğrendiğimiz kadarıyla uygulama bu kadarla da sınırlı değilmiş. Sürecin daha en başından, yani güya tahliyemizin görüşüleceği idaredeki görüşmeden yaklaşık iki hafta önce hakkımızda, kimlerin katıldığını bilmediğimiz bir toplantıyla 'Koşullu tahliyesi uygun bulunmadı' gibi karar peşinen alınıyormuş meğer.
"Sonrasında ‘tahliyemizin görüşüleceği idare görüşüne çağırılıyoruz. Oysa karar çoktan verilmiş bile. Bu, idaredeki görüşmede hazır bulunanların kayıtsızlığını da açıklıyor. Orada bir prosedürü yerine getirmek için bulunuyorlar çünkü."
(AEK)