*Fotoğraf: AA
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Konya'nın Meram ilçesinde 30 Temmuz akşamı Yaşar Dedeoğulları, eşi İpek Dedeoğulları, çocukları Serap Dedeoğulları, Serpil Dedeoğulları, Sibel Dedeoğulları, Metin Dedeoğulları ve Barış Dedeoğulları'nı katleden Mehmet Altun, savcılık ifadesinde "pişman olduğunu" söyledi.
Emniyetteki ifadesinde, 12 Mayıs'taki saldırı nedeniyle tutuklanıp serbest bırakılan ablası Ayşe Keleş, tutuklu eniştesi Lütfi Keleş ve akrabaları hakkındaki şikayetlerinden vazgeçmeleri için gittiğini iddia eden Altun'un, savcılık ifadesi eve öldürmek amacıyla gittiğini ortaya koyuyor.
TIKLAYIN-"Saldırının arkasında başkaları var"
Yedek şarjör ve benzin alıyor
Altun, her ne kadar barışmak için gittiğini ifade etse de "yanına mermi dolu ikinci şarjörü ve olay yerine gelmeden önce petrolden 30 TL'lik benzin aldığını" ifade ediyor.
Altun, benzini niçin aldığını da "Böyle bir olay yaşanırsa evi ateşe verip, güvenlik kamerası görüntülerini yok etmek" diye açıkça söylüyor.
TIKLAYIN-"Burayı terk etmezseniz sizi öldüreceğiz diyorlardı"
Baş bölgesine ateş etmiş
"Öldürme amacı" olmadığını belirtiyor fakat otopside ailenin 7 üyesinin bedeninde 21 kurşun bulunuyor. 6 kişinin baş bölgesine, Yaşar Dedeoğulları'nın ise boyun bölgesine "öldürücü nitelikte" ateş edildiği tespit ediliyor.
Emniyetteki ifadesinde katliamdan sonra "aracından benzin alıp evi yaktığımı hatırlamadığını" söylüyor Altun, savcılıkta ise; "Evi ateşe verdiğimde son vurduğum bayanın evin içinde olduğunu biliyordum. Sağ mı ölü mü olduğundan da emin değildim. Evin içine girip tek noktadan ateşe verdim. Bidonu da içine attım" diyor.
TIKLAYIN-Konya'daki katliamın zanlısı Mehmet Altun tutuklandı
"Azmettiriciler var"
Dedeoğulları'nın evine ablası ve tutuklu akrabaları için gittiğini belirtiyor ancak Savcılıkta kendisinin de aile ile husumetli olduğunu ifade ediyor.
Soruşturma kapsamında tutuklanan Altun'un eşi, Zehra Altun ise emniyet ifadesinde eşinin Dedeoğulları ailesiyle bir problemi olmadığını söylüyor: "Ayşe Keleş cezaevinden çıktıktan sonra ben yardım için Ayşe Keleş'in yanında tarlada çalışmaya başladım. Ben çalışırken, çalıştığımız yere eşi Lütfi Keleş'in kardeşi Veli Keleş geldi. Ayşe'yi benden uzaklaştırarak gizli konuşmaya başladılar.
Bir saat baş başa konuştuktan sonra Veli, Ayşe'nin yanından ayrıldı. Ayşe bana gelerek Veli abim bana 'senin kardeşlerin nerde hani Mehmet Altun nerde söyle sana destek olsunlar' dediğini söyledi. Ben de Ayşe'ye benim eşim işsiz kendine yardımı yok dedim çalışmak zorunda dedim.
Ayşe de bana 'Mehmet'e lafım yok onun 3 çocuğu var' dedi. Ben bütün bu olayları topladığımda Dedeoğulları ile arasında bir problemi olmayan eşimin bu olayı neden gerçekleştirdiğine anlam veremiyorum.
Elinde bulunan poşeti kimler eşime verip olay yerine gönderdi. Ayrıca çalışmadığı halde bütün ihtiyaçlarımızı nasıl karşıladı, kullandığı araçları nasıl kiraladı, bütün bunlardan dolayı eşimin birileri tarafından yönlendirildiğini ve olayı azmettiren şahısların olabileceğini düşünüyorum. Ancak şüphelendiğim kimse yoktur."
TIKLAYIN-Av. Karabulut: Saldırı Whatsapp'ta tasarlanmış organize bir katliam
Savcılıkta "pişman" olduğunu söyleyen Altun'un ifadesi:12 Mayıs 2021 ve 22 Mayıs 2021 tarihlerinde meydana gelen kavgalarda ben taraf değilim. Ancak bir kısım akrabalarım tutuklanmış, bir kısmı süreç içinde serbest kalmıştır. Ben olay tarihinde karşı tarafın şikayetinden vazgeçmesi için barışı sağlamak maksadıyla evlerine gittim. Bana hiç kimse bu yönde bir görev vermedi ya da telkinde bulunmadı. Şahısların evine gideceğimden kimsenin haberi yoktu. Ben her ne kadar barış için gitmiş olsam da karşı tarafın bana zarar verme ihtimaline binaen tedbirli gitmek istedim. Bu nedenle yanıma tabanca ve mermileri aldım. Ayrıca aracımda daha sonra yakalandığımda üzerimde bulunan bıçağım da vardı. Ben eve ilk vardığım da önce birkaç bayanı gördüm. Yüzümde cerrahi maske olduğu için ilk beni tanıyamadılar. Ben kendimi belediye görevlisi olarak tanıttım ve bütün aile buradaysa bir görüşme yapacağımı söyledim. Onlar da bana Barış'ın olmadığını 5-10 dakikaya kadar geleceğini söylediler. Olay yerinden aracımla ayrıldım Alakova tarafına gitim. Araç içinde 5-10 dakika oyalandım. Tekrar aracımla şahısların evine gittim. Bu süre zarfında kimse ile yüz yüze yada telefon ile görüşmedim. Ben şahısların bu evde anne baba ve 5 çocuk olmak üzere toplam 7 kişi yaşadıklarını bilirim. Hatta Metin'in uzun yol şoförlüğü yaptığını bu sebeple zaman zaman evden ayrı kaldığını da bilirim. Olay tarihinde Metin'in de evde olduğundan tam emin değildim. Ben tüm aile bireyleriyle barışma meselesini konuşmak istediğim için bir araya gelmesini istedim. İkinci gidişimde ben tabancayı ve akabinde yüzümdeki maskeyi çıkarıncaya kadar beni tanıyamadılar. Bütün aile bir araya geldikten sonra oraya barışmak maksatlı gittiğimi açıkladım. Hatta elimdeki dosya kağıdında şahısların isimlerini yazmıştım. Şahıslar benim elimdeki dosyaya bakmaya çalıştılar. Benim öncelikli amacım şahıslara güzellikle şikayetten vazgeçme dilekçesi imzalatmaktı. Silah zoruyla bir belge imzalatmak değildi. Ben onlara herhangi bir belge imzalanmasından bahsetmeden bana tehditlerde bulunmaya başladılar. Ben kırtasiyeden kağıdı aldıktan sonra olay yerine gitmeden önce üzerine doldurmuştum. Kağıda şu şekilde ifade yazmıştım "Keleş aileleri ile artık her hangi bir husumetimizin olmayacağını bildiririz" demiştim. Altına da tüm şahısların isimlerini yazmıştım. Yukarıda belirttiğim gibi ben hepsinin ismini bilirim. Bu belgeyi kendi el yazımla ve tek başıma düzenledim. Belgeyi tüm bu olaylardan sonra Tepelice köyüne giderken buruşturup attım. Çeşme başında bulunan mavi dosya ve boş kağıtlarda bana aittir. Yazılı belgeyi attığım yer ile bu çeşme başı arası uzak mesafedir. Ben bez torbamdan çıkardığım tabancamı şahıslara doğru doğrulttum. Bir süre daha konuşmaya devam ettik. Tabancayı görmelerine rağmen karşı taraf tehdit ifadelerine devam etti. Ben silahı doğrultmuş olmama rağmen şahıslar' vurmayacağımı sadece konuşmaya geldiğimi söyledim. En küçük kızları (tüm kızların ismi "S" harfi ile başlar. Ancak en küçük kızın ismi tam olarak nedir bilmiyorum) yerden taş alıp bana doğru attı. Ben geriye doğru kaçmaya çalıştım. Şahıslar kalabalık halinde beni kovaladı. Ben de aralarından sıyrılıp kendimi korumak maksadıyla şahıslara doğru yakın mesafeden ateş etmeye başladım. Tabancamın ağzında mermi vardı. Benim şarjörüm 15 mermi alır. Tabancamın emniyeti kapalıydı. Şahıslar bana doğru hücum ettikten sonra emniyeti açıp ateş etmeye başladım. Bir kaç kişiyi bu sırada vurduğumu biliyorum. Hatta o an kendimi kaybettim ve yerdeki şahsa da yeniden ateş ettiğimi hatırlıyorum. Bu esna da bir iki kadın evin yanına ve eve doğru kaçıştı. Benim silahımdaki mermi bitmişti. Bez torbamda yedek şarjörüm vardı. Şarjörümü değiştirip önce evin yanına kaçan bayanı daha sonra da evin içine giden bayanı vurdum. Hatırladığım kadarıyla evin yanına kaçan bayana bir el, evin içine kaçan bayana ise 2 el ateş ettim. Evin içine kaçan bayan kapıyı kapatmıştı. Kilitleyip kilitlemediğinden emin değilim. Kapının yanında ki pencereden kadına doğru 2 el ateş ettim. Ben olay yerine gelmeden önce bir petrol istasyonundan aracıma benzin almıştım. Oradaki görevliden bidona benzin verip vermediklerini sordum. Kendisine her hangi bir açıklama yapmadım. O da verebileceğini söyledi. Aynı istasyonun marketinden 5 litrelik su aldım. Suyu bir ağacın altına boşalttım ve 30 TL'Iik benzini bidona aldım. Bidonun ne kadarının dolduğunu bilemiyorum. Ben evde takılı vaziyette güvenlik kamerası olduğunu biliyordum. 2-3 ay kadar önce aile arasında bu kavgalar konuşulurken karşı tarafın kamera taktırdığını duymuştum. Hatta bizimkiler de kendi evlerine kamera taktırmışlardı. Benim olay yerine gitmeden önce benzin almamın sebebi böyle bir olay yaşanırsa evi ateşe verip güvenlik kamera görüntülerini yok etmekti. Belirttiğim gibi benim zaten benzini olay yerine götürüş sebebim evi yakmaktı. Olaydan sonra aracıma binip memleketimiz olan Tepelice köyüne doğru yola çıktım. Köyümüze gitmeyi önceden planlamamıştım. Olayı gerçekleştirdikten sonra köye gitmeye karar verdim. Bundan 3-4 yıl önce eşim ile aile içi tartışmamızdan sonra evi terk edip yine köyümüzün dağlarına gitmiştim ve 3-4 gün kadar kalmıştım. Ben araç ile devam ederken beni rentacar fırmasının sahibi aradı. Çok hızlı gittiğimi, ceza gelebileceğini bu nedenle yavaş girmemi söyledi. Aracımla seyir ettikten sonra ilk olarak yukarıda bahsettiğim çeşme başında durdum. Elimdeki dosyayı oraya bıraktım. Dediğim gibi seyir halinde iken yazılı kağıdı buruştunıp atmıştım. Burada 2-3 dakika kadar durduktan sonra 4-5 km ileride ki köy sapağında tekrar durdum. Telefonumun SİM kanını çıkartıp kırdım. Belirttiğim gibi bu süre zarfında beni rentacardan başka arayan olmadı. Ben de ailemden kimseyi aramadım. Hiç kimse ile de fiilen buluşmadım. Bir ara teslim olmayı düşündüm. Fakat aracıma binip 6 km kadar devam ettim. Burada aracımı terk ettim. Yanıma bez torbası ile birlikte tabancamı ve araçta ki bıçağı aldım. O günü köy deresinin yanın da geçirdim. 1-2 gün kırsal arazi de gezip ağaçlardaki meyveleri yiyerek hayatta kaldım.. Son gün teslim olmaya karar verdim. Dağdan yola indim. Bir taşın üzerine oturdum. Bu sırada yanıma kolluk güçleri geldi. Ben onları görünce kesinlikle kaç,m'r. a tdhır:,,,.Zanii m atenuaamaicuı m teslim olmaktı. Kolluk güçleri beni gördüğünde iki elimi yukarı kaldırıp teslim oldum. Tekrar ifade etmem gerekirse ben olay günü öncesi ve sonrası hiç bir akrabamla telefonla veya yüz görüşmedim. O gün içerisinde hiç kimse ile telefonda görüşmedim. Ben tabancamı olaydan bir gün önce araba kiralayacağım zaman yanıma almıştım. Neden yanıma bu kadar çok mermi aldığım' bilmiyorum. Ayrıca silahı evden alırken ikinci şarjörü de almıştım. Eşim annem babam görmesin diye 29 Temmuz gecesi arabayı evimin 5-6 km uzağına park ettim. Olay mahalline gittiğimde dış kapıyı kapattığımı hatırlıyorum. Muhtemelen kimse görmesin diye kapatmışımdır. Evi ateşe verdiğimde son vurduğum bayanın evin içinde olduğunu biliyordum. Sağ mı ölü mü olduğundan da emin değildim. Evin içiııe girip tek noktadan ateşe verdim. Bidonu da içine attım. Bayanın üzerine benzin dökmedim. Sadece evin girişinde ki hali kısmına benzin döktüm. Yanımda çakmağım vardı. Onunla da ateşledim. Kırsal arazi de saklandığım dönemde hiç kimse bana yardım etmedi. Benim bu aile ile bizzat husumetim vardır. Her ne kadar 12 Mayıs ve 22 Mayıs tarihinde meydana gelen olaylarda ben bulunmuyor olsam da ne zaman ablam Ayşe'nin yanına gitsem bu şahıslar bana kazma kürekle saldırıyorlardı. En son kurban bayramından 2-3 gün önce babamın partner arabası ile ablam Ayşe'nin yanına gitmiştim. Tek başımaydım. Gidiş amacım tarlada çalışan ablamı görmek ve çocukların istediği dondurmayı götürmekti. Benim aracımı görünce bu 7 kişinin tamamı ellerinde ki kazma kürek ile benim aracıma doğru hücum etti. Ancak ben durmayıp yoluma devam ettim. Bu yüzden de bana veya aracıma vuramadılar. Hatırladığım kadarı ile bu olay kurban bayramından 2 yada 3 gün önce saat 14:00 - 15:00 civarı arası oldu. Ben bu olay nedeni ile ya da başkaca saldırıları nedeni ile her hangi bir koltuk birimine müracaat etmedim. Bu yaşananlardan ötürü pişmanım. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. |
(RT)