Araştırmacı, yazar Erdoğan Aydın "İstanbul'un Fethi" kutlamaları için "tarihe toplumsal bir öykünme yaratmaya yönelik, bilinçli bir tercih" diyor.
bianet'in görüştüğü Aydın, 29 Mayıs kutlamalarının 1953'te, Demokrat Parti döneminde başlamasına dikkat çekiyor.
"Bu kutlamalar, milliyetçi, dinci, toplumu kontrole yönelik bir yapının, fikrin ürünü. Soğuk savaş döneminde, sosyalizme karşı kuşatma harekatının bir parçası olarak başlatıldı."
"İşgalleri kim yaparsa yapsın, şenliklerle kutlamayalım"
Aydın, bugün Vatan gazetesinde yayınlanan Devrim Sevimay imzalı röportajda da, Fethin iddia edildiği gibi Ortaçağı kapatıp Yeniçağı açmadığını, kim yaparsa yapsın, işgallerin şenliklerle kutlanmaması gerektiğini söyledi.
Röportajdan, bazı bölümler şöyle:
Fetihle ilgili en yaygın iddialardan biri de Ortaçağı kapatıp Yeniçağı başlatmasıdır?
Fethin dünyadaki etkisi konusunda kendi kendimize gelin güvey oluyoruz. İşin doğrusu fetih, yarattığı psikolojik şok dışında Batı'da dikkate değer bir etkide bulunmamıştır. Kaldı ki, Batı'nın coğrafi keşifler sürecine başlaması fetihten 34 yıl öncedir. Gutenberg'in matbaayı buluşu 1440'tır. Yani İstanbul fethinden önce Batı istim almaya başlamıştır bile.
29 Mayıs emperyalist mi?
Emperyalist değil, ama objektif baktığınız zaman sonuçta işgalci. Fakat Ortaçağ'da yaşanması nedeniyle de normal. Bizim bunu çok fazla yüceltmemiz bir Ortaçağ geleneğini olumlamak da oluyor.
1453'ün 1492'den farkı?
Bu çok iyi bir örnek: Çünkü Batı'nın "Amerika'nın keşfi" diye kutladığı gün, kıtanın yerlileri için "Amerika'nın işgali" ve "soykırım" günüdür. Tüm insan haklarına inananların yorumu da aynıdır. 1453'ün 1492'den en büyük farkı da bu zaten. Fatih, isteseydi Avrupalıların înkaları yok etmesi gibi Bizans halkını yok edebilirdi; ama yapmadı. Bence İstanbul fethinin en üstün yanı bu.
Fetihçilik zihniyetiyle aramıza mesafe koyma fikri elbette kabul; peki ama 1453 sayesinde İstanbul'da yaşıyor olduğumuza bile sevinmeyelim mi?
İşte o zaman "Benim yerime İstanbul'da Nora yaşıyor olabilirdi" diye düşünmek gerekiyor. Nora'yla empati kurmak, kalkıp buradan gidelim demek değil. Ama empatinin şöyle bir faydası var: Geçmişteki işgalleri kim yaparsa yapsın, istersek biz yapmış olalım, 2006 yılında artık onları büyük şenliklerle kutlamayalım ki bugün yapılan işgalleri de normal sayma hakkımız olmasın. Elbette, Fatih'i tarih içindeki değeriyle, erdemleriyle anıp, sahiplenelim. Ama 60 bin kişinin öldüğü, bir şehrin yakılıp yıkıldığı, tecavüzlerin yaşandığı, insanların köleleştirildiği, kellelerin karpuz gibi deniz üzerinde yüzdüğü tarihteki bir olayı bugün büyük övgülerle anarsak ne İsrail'in Filistin işgaline karşı çıkabiliriz ne de Amerika'nın Irak işgaline... (TK)