" Yurttaşına kendisi olma olanağı tanıyan devlet, yurttaşının katkısıyla, yurttaşı için gerekli olan kamu düzenini sağlamış oluyor " diyen Öndül, açıklamasında şu noktalara dikkat çekti:
* Nevruz günlerinde, barışçıl etkinlikler ile şiddet içeren görüntüleri hep birlikte izledik ve yaşadık.
* Demokratik yaklaşım, barışı, hoşgörüyü, birliği-bütünlüğü pekiştiriyor. Bireyin kendisini özgür hissetmesini sağlıyor. Birey kendisi oluyor. Yurttaşına kendisi olma olanağını tanıyan devlet, yurttaşının katkısıyla, yurttaşı için gerekli olan kamu düzenini de sağlamış oluyor.
* Kamu düzeni, yurttaşın dışındaki bir varlığın düzeni değildir. Kamu düzeni yurttaş için gereklidir; hakların ve özgürlüklerim kullanabilmesi için.
5 Yaşındaki çocuğu ezmek...
* Slogan, renk, el ve parmak hareketleri, ancak resmi ideolojisi olan bir devlet tarafından yasaklanabilir. Kendinden menkul, kendisi için uydurduğu bir "kamu düzeni"nin ihlali olabilir. Böyle bir ihlalin sonucunda binlerce insanı acımasızca coplamak, kurşun atmak, göz yaşartıcı gaz sıkmak, 5 yaşındaki çocukları arabayla ezmek,insanları panzerle duvar arasında sıkıştırarak öldürmek, bu zihniyetteki yönetim için, doğal sonuçlar sayılabilir.
* Şimdi kamuoyu, demokrasi ile otoriter uygulama arasındaki farkı görmüş olmalı. Türkiye için, demokrasinin ve demokratik yönetimin barışçılığı, birleştiriciliği mi; yasakçı/otoriter yaklaşımın yurttaş ve ülke güvenliği için tehlike yaratan uygulamaları mı yeğlenmeli?
* Başkalarını suçlamadan önce, kendinize bakın. Uygulamalarınız, bırakın büyükleri 3-5 yaşındaki çocukların tepkilerine neden oluyorsa, "sorunları ele alış tarzınızı" sorgulayın! (BB/NU)