Platform adına basın metnini okuyan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İstanbul Şube Başkanı Erol Celepsoy, "5 Haziran Dünya Çevre Günü"nün küresel sermayenin kalkınma senaryoları adı altında yürüttüğü nükleer lobi faaliyetlerine ve santral planlarına karşı mücadele etmek için araç olduğunu söyledi.
"Ekolojik felaketler artıyor"
Ortalama küresel sıcaklığın son beş yılda 100 kat hızlı artış gösterdiği, dünyada 1,1 milyar insanın güvenli içme suyu hizmetinden yoksun olduğunu, dünya nüfusunun yüzde 20'sinin dünya zenginliğinin yüzde 80'inine el koyduğunu söyleyen Celepsoy, yaşadığımız çağda ekolojik felaketlerin artış gösterdiğine dikkat çekti.
Celepsoy: Türkiye'nin nükleer enerjiye ihtiyacı yok
Celepsoy, yaşamın, doğanın ve gelecek nesillerin geleceği için nükleer santral planlarına karşı direnmenin gerekliliğinin altını çizdi; yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi durumunda Türkiye'nin 2030 yılında bile elektrik talebini karşılayacağını söyledi.
"Türkiye'nin içine düşürüldüğü dışa bağımlılıktan kurtarılması için, iddia edildiğinin aksine nükleer santrallere değil, kamusal planlamaya ve yerli kaynakların değerlendirilmesine ihtiyaç var" diyen Celepsoy, nükleer santral kurulmasına yönelik tüm argümanların bilimdışı ve gerçekdışı olduğunu ifade etti.
"Elektrikte yüzde 20'leri aşan düzeydeki kayıp, kaçak oranının, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ortalamasına çekilmesi durumunda bile, nükleer santralden sağlanacak enerjinin birkaç katı rahatlıkla elde edilebilir."
"Kamusal denetimin durumu ortadayken..."
Celepsoy'un dikkat çektiği diğer noktalar şöyle:
* Çernobil kazasının 20. yılında nükleer santral kurma kararları hangi gerekçeyle olursa olsun kabul edilemez.
* Türkiye'de nükleer santral kurma girişimleri dünyada yaşanan enerji ve egemenlik savaşlarının uzantısı. İran'ın nükleer güç olma arayışının kabul edilemez olduğu kadar nükleer silahlanmada başı çeken Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) bu gerekçeyle İran'a olası müdahalesi de kabul edilemez.
* Nükleer santralin kurulum, üretim, işletim ve güvenlik maliyetleri çok yüksektir. Dünyada bugün pek çok ülke nükleer enerji kullanımı terk ediyor.
* Kamusal denetim üzerindeki baskılar nedeniyle mevcut durumda bile İskenderun, Sinop, Tuzla'daki zehirli atık örneklerinde olduğu gibi "çevresel" denetimlerin yetersiz olması, nükleer santral kurulumunda da etkin bir denetim olmayacağı anlamına gelir.
"Rahmetliyi nasıl bilirdiniz? Radyasyonlu"
Platformun taşıdığı dövizlerdeyse yazılı ifadelerse şöyle:
"Enerji krizi yoktur, enerji yönetimi krizi vardır", "Radyoaktif olacağına aktif ol", "Rahmetliyi nasıl bilirdiniz? Radyasyonlu", "Hiroşima, Nagazaki, Çernobil yetmedi mi?", "Nükleer enerji sizin, Sinop bizim olsun", "Radyasyon öldürür".
Açıklamanın ardından kurulan masada çevredekiler nükleer karşıtı imza kampanyasına destek verdiler.(EZÖ)