Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan yedi akademisyenin davaları Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 32. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Akademisyenlerden Dr. Erdem Üngür, Prof Dr. Nilüfer Göle, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden (MSGSÜ) Öğr. Gör. Aslı Odman ve Gökçe Çataloğlu yurtdışında oldukları için duruşmaya katılamadı.
Mahkeme salonunda Munzur Üniversitesi’nden Ömer Çelebi, Doç. Dr. Umut Azak, MSGSÜ'den Yrd. Doç Dr. Mehmet Şıray ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fatma Gök ile avukatları hazır bulundu.
Mahkeme Çelebi ve Azak’ın savunmalarını hazırlamaları için bir sonraki celseye kadar süre verdi. Savunmasını gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Mehmet Şıray: “Herhangi bir terör örgütünü övme gibi bir amacım hiç yoktur... Barış içinde yaşamak dışında başka bir amacım yok” ifadelerini kullandı.
Üçüncü duruşması görülen Prof Dr. Fatma Gök ise savunmasında: “Doğuya ve batıya, güneye ve kuzeye cenazelerin gittiği, yas ve gözyaşının hakim olduğu bir ülkede, hiçbirimiz için mutluluk olmaz. Bu bildiri, çatışmaların da olmaması için, hiç kimsenin ölmemesi için kalıcı bir barışın tesisi çağrısını içeriyor” diye belirtti. İki duruşma esas hakkındaki mütalaanın açıklanması için 14 Şubat 2019 tarihinde yapılacak.
Mahkeme heyeti şu isimlerden oluşuyordu: Başkan: Erdoğan Şimşek, Üyeler: Kadir Alpar, Serkan Baş, Savcı: Can Tümer Keriş. |
Avukat: “Hükümetler en ağır eleştiriyi bile kaldırabilmelidir”
İlk duruşmada Munzur Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Ömer Çelebi ve avukatı Sevgi Epçeli Arslan mahkeme salonunda hazır bulundu. Ömer Çelebi iddianamenin adres değişikliği nedeniyle kendisine tebliğ edilmediğini bu yüzden de savunmasını yapmak için ek süre talep ettiğini belirtti.
Söz alan Epçeli Arslan ise devlet tarafından yürütülen politikalara yönelik sert eleştiriler şok edici ve rahatsız edici bulunsa da bunların AİHM’e göre ifade özgürlüğü koruması altında olduğunu belirtti. “Hükümetler en ağır eleştiriyi bile kaldırabilmelidir” diyen Epçeli Arslan devletin eleştirilere cevap vermek yerine soruşturma açmasının demokratik bir toplumla bağdaştırılamayacağını ifade etti.
Yargılamada birliğin sağlanması ve adil yargılanma hakkının sağlıklı bir şekilde sağlanması için dosyaların birleştirilmesini ve müvekkilinin beraatini talep etti.
Mahkeme heyeti derhal beraat kararının ve cezaların şahsi olmasından dolayı birleştirme taleplerinin reddine karar verdi. Sanık ve müdafilerine savunmalarını yapmaları için bir sonraki celseye kadar süre verildi. Duruşma 20 Aralık saat 12:00’a ertelendi.
Prof. Dr. Nilüfer Göle ise duruşmaya yurt dışında ikamet etmesi gerekçesiyle katılamadı. Yurtdışında ikamet ettiğine dair belgeler mahkemeye sunuldu. Avukatı müvekkilinin sürekli verdiği dersler ve hastalığı sebebiyle yolculuk yapmaya müsait olmadığını belirterek savunmasının istinabe yoluyla alınmasını talep etti.
Mahkeme talebi kabul ederek duruşmanın 14 Şubat 9:40’a ertelenmesine karar verdi.
İstinabe nedir?
İstinabe, CMUK’nun 216. maddesine göre, hastalık, sakatlık veya önüne geçilmesi (kaldırılması) mümkün olmayan bir engel yüzünden uzun veya belirsiz bir süre için duruşmada bulunamayacağı anlaşılan ya da meskeninin uzaklığı nedeniyle gelmesi zor olan tanığın, duruşmaya hazırlık devresinde, mahkeme kararıyla, duruma göre ya naip hakim ya da istinabe olunan mahkeme tarafından dinlenmesi yöntemine verilen isim olarak tanımlanıyor.
Üçüncü duruşmada yer alan Avukat Meriç Eyüboğlu müvekkili Dr. Erdem Üngür’ün şu anda Brüksel Üniversitesi’nde geçici görev yaptığı için duruşmaya katılamadığını belirtti ve bununla ilgili belgeleri teslim etti. Savunmasının bir sonraki duruşmada hazır edildiği taktirde veya celse arasında alınmasını talep etti. Duruşma 14 Şubat 9:50 tarihine ertelendi.
Eyüboğlu: “Salon uygunsuzluğu bahane olamaz”
32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen dördüncü duruşmada ise Doç. Dr. Umut Azak ve avukatı Meriç Eyüboğlu hazır bulundu. Azak iddianame kendisine tebliğ edilmediği için savunmasını yapmak üzere ek süre talebinde bulundu.
Hukuki birlikteliğin ve fiili birlikteliğin olduğu bu durumda şahsi birlikteliğin aranmaması gerektiğini dile getiren Eyüboğlu ise Barış İçin Akademisyenlere yönelik açılan dava soyalarının birleştirilmesi talebinde bulundu.
“Salon uygunsuzluğu, kişi çokluğu gibi gerekçeler öne sürülüyor. Ancak İstanbul gibi bir şehirde bu çözüme kavuşturulabilir. İstanbul gibi bir şehirde salon uygunsuzluğu bahane olamaz. Mahkemenizde görülen dosyaların birleştirilmemesini gerçekten anlayamıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Metin, tarihsel hakikati arama kapsamında”
Sorguya geçilmeden derhal beraat edilmesi kararının verilmesi talebinde bulunan Eyüboğlu müvekkilinin imzaladığı bildirinin tarihsel hakikat arama kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Örnek olarak Rusya’nın Çeçenistan politikalarının eleştirildiği gerekçesiyle açılan bir davadaki AİHM kararını gösterdi ve müvekkilinin beraatini talep etti:
“2017 sonunda AİHM Rusya’nın Çeçenistan politikasının eleştirilmesi sonucu açılan bir davayı ele alıyor. O metinde soykırım, Rusya’nın işgalcileri, Rusya’nın terörü, ciddi temizlik uygulamaları, ortadan kaybetmeler diye devam eden bu metinden çok daha ağır ifadeler var. AİHM bu dosyayı inceliyor ve bunun eleştiri hakkı çerçevesinde tartışıyor. Kararında tarihsel hakikati aramanın ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtiyor.
“Bu metnin imzalanmasından önce ve sonra uluslararası örgütler tarafından açıklanan birçok rapor var. Bu raporlarda da olan bitene ilişkin ayrıntılı kayıtlar var. O yüzden söz konusu metin tarihsel hakikati arama kapsamında değerlendirilmelidir”
Mahkeme heyeti savunma için süre verilmesine, birleştirme yönündeki taleplerin reddine, derhal beraat yönündeki talebin ise şartlar oluşmadığından dolayı reddine karar verdi. Bir sonraki duruşma 14 Şubat 10:10’da görülecek.
İki duruşma 14 Şubat'ta
Mahkemedeki beşinci duruşmada Gökçe Çataloğlu’nun avukatı duruşma salonunda hazır bulundu. Müvekkilinin akademik faaliyetleri sebebiyle yurtdışında olması sebebiyle etkili bir savunma yapabilmek için süre talep etti. Duruşma 14 Şubat saat 10:20’de devam edecek.
MSGSÜ'den Öğr. Gör. Aslı Odman yurtdışında olduğu için duruşmaya katılamadı. Avukatı Meriç Eyüboğlu mazeretini mahkemeye sundu.
Bir sonraki duruşma 14 Şubat 2019'da.
Yrd. Doç. Dr. Şiray: “Barış dışında bir amacım yok”
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Şiray ve avukatı duruşma salonunda hazır bulundu. Savunmasında:
“Ülkemizde barış içinde yaşama hakkının tesis edilmesini istediğim için imzaladım. Herhangi bir terör örgütünü övme gibi bir amacım hiç yoktur. İddianamede bahsi geçen isimlerden haberim yoktur ilk defa iddianame ile karşılaştım. Barış içinde yaşamak dışında başka bir amacım yok.” İfadelerini kullandı.
Söz alan avukatı ise metnin bütün olarak değerlendirilmesi durumunda bu metnin barışın tesisine yönelik olduğu, bu nedenle de açıklamanın ifade özgürlüğü kapsamında ele alınması gerektiğini belirtti, müvekkilinin beraatini talep etti.
Beraat kararı reddedilirken mahkeme esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapması için duruşmayı 14 Şubat 10:30’a erteledi.
32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen son duruşmada Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nden Prof. Dr. Fatma Gök ve avukatı mahkeme salonunda hazır bulundu.
Gök: Kalıcı barış çağrısıdır
Prof Dr. Fatma Gök mahkemedeki üçüncü duruşmasında savunmasını gerçekleştirdi.
Savunmasında: “Doğuya ve batıya, güneye ve kuzeye cenazelerin gittiği, yas ve gözyaşının hakim olduğu bir ülkede, hiçbirimiz için mutluluk olmaz. Bu bildiri, çatışmaların da olmaması için, hiç kimsenin ölmemesi için kalıcı bir barışın tesisi çağrısını içeriyor” ifadelerini kullanan Gök, uluslararası hak örgütlerince de hazırlanan raporlarda belirtilen hak ihlallerini gözler önüne serdikleri için yargılandıklarını belirtti.
TIKLAYIN - Prof Dr. Fatma Gök’ün Beyanı
Savunma sonrasında söz alan Avukat Yıldız İmrek ise 29 Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyaların birleştirilmesinin örnek olarak tutularak bu mahkemede de uygulanması talep etti.
AİHM kararlarından verdiği örneklerle bu duruşmanın da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirten İmrek, müvekkilinin beraatini istedi. Bunlara ek olarak, Prof Dr. Fatma Gök’ün savunmasında değindiği uluslararası hak örgütlerinin araştırma raporlarının ilgili kurum ve kuruluşlardan istenmesini talep etti.
Mahkeme heyeti birleştirilme ve beraat taleplerini reddetti. Savunmasında geçen araştırma raporlarının ilgili kuruluşlardan istenmesi talebinin yargılamanın esasına etki etmeyeceği gerekçesiyle kabulüne gerek olmadığını eğer isterse avukatın raporları mahkemeyi getirebileceğine belirtti. Esas hakkında mütalaanın alınacağı duruşma 14 Şubat 2019 günü saat 10:40’da görülecek.
Akademisyen yargılamaları hakkında10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı. 16 Ekim itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 324 oldu. 28 akademisyen 1’er yıl 3’er ay hapis cezasına mahkum oldu. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın cezası hariç cezalarda hükmün açıklanması geri bırakıldı. Üstel’in ve Ersanlı'nın cezalarının ertelememe gerekçesi olarak "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediği" ve "mahkemede suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı" gösterildi. TIKLAYIN - Akademisyen yargılamalarında cezalar Barış akademisyenleri 10 Mart 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi nedeniyle yaşadıklarını basın toplantısında paylaştılar. Toplantıda açıklamaları yapan Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (15 Mart 2016) ile Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı (31 Mart 2016) TMK 7/2'de düzenlenen “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandılar, 22 Nisan 2016’da serbest bırakıldılar. Savcının talebi üzerine Adalet Bakanlığı “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"yı düzenleyen TCK 301. maddeden yargılanma izni verdi. Dava sürüyor. TIKLAYIN - bianet Akademisyen Yargılamalarının 225 Gününü İzledi Birleştirme kararları 33. ACM, 25. ACM, 29 ACM, 30. ACM'de akademisyen dosyaları birleştirildi. Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Barış Akademisyenleri’nin beyanlarının tam metinlerine buradan ulaşabilirsiniz. |