3. Havalimanı projesinin yüklenici firması İGA şirketinin dün Arnavutköy Durusu Kültür Merkezi’nde yapmak istediği Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısı halkın tepkisi nedeniyle engellendi, şirket toplantıya gelemedi.
Kuzey Ormanları Savunması, İGA yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Kuzey Ormanları Savunması, İstanbul Kent Savunması ve civarda yaşayan köylüler, Dursun Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına CHP İstanbul milletvekili Ali Şeker, CHP Arnavutköy İlçe başkan Yardımcısı Mustafa Keskin, CHP eski milletvekili Melda Onur da katıldı.
Amaç uluslararası fonun rızasını almak
Basın açıklamasını okuyan Özle Türk, toplantının halkı bilgilendirme amacı taşımadığını, projeye uluslararası fon sağlamak için korsan olarak düzenlendiğini belirtti.
“2014 Haziran’ında başlayan ve kuzey köylerinin tarım alanlarını, ormanlarını ve göllerini katletmeye devam eden havalimanı inşaatı büyük bir hızla sürerken İGA’nın bu toplantıyı yapmasının amacı halkı bilgilendirmek değil, projeye kredi verecek uluslararası finans çevrelerine halkın rızasını aldık görüntüsü vermektir. Ulusal ÇED hala mahkemelik. Bugüne kadar burayı savunanları tehdit ettiniz. Şimdi ne oldu da halka bilgi vermeye karar verdiniz. Biz yaşam savunucuları bu talan projesine para akışı sağlamak için yapmaya çalıştığınız bu çakma ÇED toplantısına izin vermiyoruz.”
Göç ettirmek istiyorlar
Köylüler de havalimanına karşı tepkisini dile getirdi.
Ahmet Polat: Bizi buradan göç ettirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Biz buradan gitmek istemiyoruz.
Mustafa Bozkır: 50 yıldır bu köyde yaşıyorum, burada doğdum ve büyüdüm. Tapularımız olduğu halde topraklarımız elimizden alınıyor. Tarlam yok edildi. Ayrıca bu havalimanı ile birlikte İstanbul’un en temiz yeri kirletiliyor. Havalimanı ile beraber denizin içine doldurulan toprak nedeniyle deniz plajımız yok edildi. İnsanlar denize giremiyor.
Denize giremiyoruz, piknik yapamıyoruz
Hüseyin Keskin: 20 yıl önce buraya yerleştiğimde her taraf ormandı. Şimdi bu ormanlar kesilmiş durumda. Denize girilemiyor. Burada piknik yapamıyoruz. Topraklarımızı elimizden aldılar. Bu ranttan başka bir şey değil”.
Uğurcan Bayar: Sözlerime bütün buradaki halkım adına özür dileyerek başlamak istiyorum. Hasankeyif, sular altında bırakılmak istendiğinde biz sustuk, derelerde HES yapılırken biz yine sustuk. Biz neyin ne olduğunu kendi doğamız yok edilmeye çalışılınca anladık. Artık her yerde mücadele edeceğiz. Öncelikle söz veriyoruz. Tüm dünyanın evrensel değeri olan doğayı koruyacağız. (NV)