Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, son günlerde yaşanan iş cinayetleriyle ilgili bir açıklama yaparak önlem almayan bakanlığı ve hükümeti eleştirdi.
Koramaz Salı gününden bu yana; çalıştıkları Ankara, İstanbul ve Yüksekova’daki inşaatlarda yüksekten düşerek hayatını kaybeden İsmail Özbay, Halil İkiyıldız, Hamza Keskin, Erhan İnci, Niğde‘de gazoz fabrikasında su tankı temizlerken zehirlenerek hayatını kaybeden Faruk Sert ve Ufuk Kılıçarslan ile Denizli Acıpayam’da bir krom madeninde yaşanan göçükte hayatını kaybeden Kadir Özer ve Mustafa Karahan’ı andı.
Her gün en az beş emekçinin işyerlerinde iş kazaları sonucu hayatını kaybettiğini belirten Koramaz, Vedat Işıkhan’ın göreve başlamasının üzerinden geçen altı aylık sürede en az 1.000 işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini söyledi.
Koramaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına görevini “İş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak tedbirlerin uygulanmasını izlemek, çalışma hayatını denetlemek” diyerek hatırlattı. “Gördüğümüz kadarı ile bakanlık, ölümleri sadece izliyor. Hepimiz biliyoruz ki bu ölümler kaza değil cinayet” dedi. Ardından şöyle konuştu:
Esas olarak tekrarlayan, bilinen, beklenen nedenlerle meydana gelen ölümlere kaza demek ne kadar mümkün, ayrı bir tartışma konusu. Ancak işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olan işverenlere dokunulmuyor.
Ya Niğde’deki gazoz fabrikasında olduğu gibi görevi işverene rehberlik etmek olan, önlem almak gibi bir yetkisi olmayan iş güvenliği uzmanı tutuklanıyor ya da Ankara Keçiören’de olduğu gibi hiç kimse tutuklanmıyor.
Şanlıurfa ‘da Özak Tekstil'de işçilerin direnişine kolluk kuvvetleri saldırıyor, bakanlık seyrediyor. Ülkenin her yerinde sendikalaşan işiler işten atılıyor, bakanlık seyrediyor. Her gün en az beş işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor, bakanlık seyrediyor.
Bakanlık bu arada Avrupa fonları alıyor, ‘ihtişamlı’ projeler yapıyor! Elde var sıfır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirilen sistem iflas etti. İşçi sağlığı ve iş güvenliği kavramı yerine iş sağlığı güvenliği kavramının kullanılması bile işçilerin canlarının önemsenmediğinin bir göstergesi. İşçi sağlığı ve güvenliği politik bir sorun. İktidar işçiden yana değil, işverenden yana tavır alıyor.
Çoğunluğunu emek örgütleri temsilcileri oluşturmasa bile, işlevi, yaptıkları tartışmalı olsa bile, bir süre var olan 'Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi' Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi ile ortadan kaldırıldı.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğine, iş kazalarına, meslek hastalıklarına ilişkin çok söz söyledik, çok önerilerde bulunduk. Söylediklerimiz önerilerimiz önemsenmedi. Ölümler sürüyor ve meydana gelen her ölümün sorumlusu işverenler olduğu kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır.
Çağrımızdır; sendikalar, meslek örgütleri, üniversiteler, ilgili bakanlıklar ile bir zirve toplanarak işçi sağlığı ve iş güvenliği tüm yönleri ile ele alınmalı, yasal düzenlemeler, eğitim, denetim, organizasyon dahil baştan sona yeniden düzenlenmelidir.
(HA)