Dünya Gazeteler Birliği (WAN) ve Editörler Forumu'nun İstanbul'da gerçekleştirilmesi dolayısıyla bir açıklama yapan TGS yönetimi, medya işverenlerinden "basın özgürlüğü" ve "editoryal bağımsızlık" söylemlerinde samimi olmaya ve gereğini yapmaya çağırdı.
Sendikadan edinilen bilgiye göre, son bir yılda 150 kişi sendikalı olurken üç günde 50'ye yakın kişi sendikaya başvurdu.
"Daha ne kadar sendikaya sırt çevirebilirler?"
Sendikalaşmanın bir süreç meselesi olduğunu belirten TGS İstanbul Şube Başkanı Er, bundan beş altı yıl önce herkesin sendikaya soğuk baktığını, yaşanan olumsuzluklarla birlikte son zamanlarda yığınsal olmasa da, Doğan Medya Grubu ve diğer gruplardan gazetecilerin üye olmaya başladıklarını açıkladı.
"İşverenlerin kafasında da galiba bir sendikanın varlığı yer etmeye başladı" diyen Er, bunda İş Yasası'nın getirdiği güvencelerin de etkisi olabileceğini dile getirdi. Er, "Avrupa Birliği üyelik gereklerinden olduğuna göre daha ne kadar sendikaya sırt çevirebilirler?" diye ekledi.
"Cumhuriyet" gazetesi çalışanlarının zaten TGS üyesi olduğunu hatırlatan Er, Toplu Sözleşme için Çalışma Bakanlığı'na daha önce yetki başvurusu yaptıklarını ve Yetki Belgesi verilmesini beklediklerini bildirdi.
"Basın özgürlüğü işverenin özgürlüğü değil"
Ayrıca, WAN'ın İstanbul'da gerçekleştirdiği zirve nedeniyle açıklama yapan TGS, medya işverenlerinden "basın özgürlüğü" ve "editoryal bağımsızlık" söylemlerinde samimi olmaya, çalışanlarına da sendikalı olamaya çağırdı.
Forumda bu kavramların yabancı katılımcıların kulağına hoş geleceğini belirten TGS, "İki büyük medya grubunun, basın özgürlüğü kavramıyla, 'medya işvereninin özgürlüğünü' kastettiğini bizler, meslek örgütleri ve gazeteciler iyi biliyor" açıklaması yaptı.
Son 12 yılda sektörde kölelik düzenini esas alan bir çalışma anlayışı sergilendiğine dikkat çeken TGS açıklamasında şu mesajları verdi :
* İşverenler, 212 sayılı Basın İş Kanunu başta olmak üzere ilgili diğer yasalara uymuyor, bu yasaları by-pass etmenin yollarını arıyor ve gazetecilerin sendikal haklarına saygı göstermiyorlar.
* Medya işverenlerinin bu anlayışı, iki büyük grubun tek yanlı hazırlayıp çalışan gazetecilere dağıttığı sözde "iş sözleşmelerinde" kendisini iyice açığa vuruyor.
* Hatırlanacağı gibi, Sabah Grubu'nun geçen yıl, "gazeteci çalıştırdığını unutarak" hazırladığı iş sözleşmeleri, TGS'nin de katkılarıyla Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce Basın İş Kanunu'na aykırı bulunmuş ve bu gerekçeyle basın kartı başvuruları reddedilmişti. Sözleşmeleri imzalamayan az sayıdaki gazeteci ise çeşitli baskılara maruz kalmış, sürgüne gönderilmiş ve işten atılmıştı.
"Dayatılan iş sözleşmeleri yasadışı ve ahlaksızca"
* Geçtiğimiz günlerde, Doğan Medya Grubu'nca hazırlanan benzer bir sözleşme metni, bu gruptaki çalışanların tepkisi üzerine şimdilik kaydıyla geri çekildi.
* Her iki grubun tek yanlı olarak hazırlayıp çalışanlarına dayattığı iş sözleşmeleri, Basın İş Kanunu'na aykırı hükümler taşıdığı gibi, gerek görüldüğünde gazeteciyi kolayca kapının önüne koyabilecek tuzak maddeler içermesidir. Medya işverenlerince dayatılan bu iş sözleşmeleri yasa dışıdır ve aynı zamanda ahlakî de değildir.
* TGS, medya işverenlerinin son yıllarda benimsediği bu tutumun gazeteciler kadar, sektörde kalıcı olmayı amaçlayan medya işverenlerine de zarar verdiğine inanıyor.
* Kuşkusuz medyadaki tüm olumsuzlukları çözecek esas taraf ve güç gazetecilerin güç birliğidir. TGS, yönetici, muhabir, editör tüm gazetecilere mesleki güvencelerine yeniden kavuşmak ve meslek onurlarına sahip çıkmak için sendikalaşmaya ve diğer meslek örgütlerinin çalışmalarına katkı vermeye çağırıyoruz.
* 4857 sayılı yeni İş Yasası, sendikalaşmak isteyen gazetecilere de ek güvenceler sağlıyor. İşveren sadece sendikal nedenlerle değil, haklı bir gerekçe göstermeden hiçbir çalışanını artık eskisi kadar rahat kapı önüne koyamıyor.
* Sabah Grubu'nun dayattığı sözleşme metinlerini imzalamayan meslektaşlarımızın aldığı sonuçlar bunun iyi bir örneğidir ve hepimizi cesaretlendirmelidir.
* Mesleğimizi güven içinde yapabilmenin, yaptığımız işten onur duymanın, hukuk dışı ve meslek ahlakına aykırı sözleşmelerle yüz yüze gelmemenin bir başka yolu da yok. (EÖ/BB)