Cumartesi Anneleri/İnsanları 2015’in ilk cumartesi gününde 510. kez yine Galatasaray’daydılar.
“ Devletin cezasızlık politikasının, insanlık suçlarını meşrulaştırdığını" belirten kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları 2015 yılının ilk eyleminde “Devlet tarafından organize edilmiş ya da desteklenmiş insanlık suçlarının tarafsız, adil bir biçimde soruşturulması ve yargılanmasını, davaların hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlandırılmasını” talep etti.
Ali Ocak: Cami, suçlarını örtmeye yeter mi?
Buluşma da konuşan Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak 20 yıldır bu meydanda adalet aradıklarını söyledi.
“AKP iktidarı 15 sene önce özellikle toplumdaki bu adalet anlayışına yanıt verebileceği büyük iddiasıyla da iktidar oldu. Ama bu 15 yıldır hiçbir adalet anlayışımıza bir gram yanıt bulmuş değiliz. İnsanlık suçları işleyenlerin teker teker aklanmasına hala desteğini sürdürüyor. Bu 15 yıl içerisinde adalet arayışımıza yanıt vermediği gibi yeni insanlık suçlarına da imza attı; Roboski , Soma maden işçileri katliamı, Ermenek’teki katliam bunlardan biridir, 6-7 Ekim olaylarında 40 insanımızın katledilmesindeki sorumlu bunlardan biridir.
“ Tayyip Erdoğan bugün Çamlıca’nın tepesinde neredeyse İstanbul’un en büyük camisini yapıyor. Acaba bu cami onun suçlarını örtmeye yetebilir mi? Biz hala buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz. İnsanlık suçları işleyenlerin ve ondan kaçmaya çalışanları, burada haykırmaya devam edeceğiz.”
Tayyip Canan: Barış girişimleri başarıyla sonuçlansın
1996 yılında gözaltında kaybedilen Abdullah Canan’ın oğlu Tayyip Canan yargısız infazların, insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına alınıp, zaman aşımı sürecinin biran önce durdurulmasını ve ülkenin geçmişiyle yüzleşip hakikatlerin araştırma komisyonu kurulmasını istediklerini söyledi.
“Bu ülke de düşünen hak arayan insanların düşünmelerine veya hak aramalarına bile izin verilmeden insanlar ya ağır işkencelerden geçirilip hapishanelere atıldı ya da bir gün ansızın ailelerinin gözü önünde bir beyaz torosa bindirilip bir daha karşılaşmayacağı şekilde kaybedildi. Ya da ağır işkencelerden geçirilip öldürüldükten sonra cansız bedenleri üzerinde tahribatlar yapılıp yüzlerindeki benler kesilip, ailelerine korku salmak amacıyla ‘sizde düşünürseniz, sizde hak ararsanız sonunuz bu olur’ düşüncesiyle ailelere cenazeler teslim edildi denildi. 2015 yılında sürdürülmekte olan barış girişimlerinin başarıyla sonuçlanmasını istiyoruz. “
Halil Aksoy: Yüzleşmek gerekir
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı milletvekili Halil Aksoy, kayıpların “30 yıldır bir gelenek haline geldiğini” belirtti.
“Bugün de hala o tür kayıpla ve faili meçhuller yaşanıyor. Hem cezaevlerinde hem sorgulamalarda hem de normal yaşamda sıklıkla görülüyor. Paris’te öldürülenler, Roboski… 51 kişinin öldüğü 6-7 Ekim’de hayatını kaybetti. Sadece üç kişiyle ilgili soruşturma var sanki diğerleri hiç bu dünyada yaşamamış ve haklarında hiçbir soruşma yok. Belli ki AKP devleti hala bu geleneğini ısrarla sürdürenlerden birisidir. Bu kayıpları biz biliyoruz ama kaybedenler ve kaybettirenler nerede?
“Benim yanımda da benim kardeşimi katlettiler. Biz bir kin duymadık, siz de kin duymuyorsunuz ama yapılması gereken şu ki bugün bu kadar kayıp yaşandıysa bunun içinde bizim yüzleşmemiz gerekir. Yüzleşmenin olabilmesi içinde samimiyetle bir şeylerin üzerine gitmek gerekir. Samimiyetle olayların üzerine gitmeyenler bir güven oluşturamazlar. Sonuçta kucaklayabileceğimiz bir mezar taşının olmasını istiyoruz. Bazen duyuyoruz ve biliyoruz gözetim evlerinin altı insan kemikleriyle doludur. O tür yerlerde ki canlarımız ve canlarımızın kemikleri bize verilmelidir.
“ Aynı şekilde bu kirli savaşta kaybolan karşı cephedeki annelerin de en azından böylesi duyarlılık içinde olması da çözüm için son derece etkili olur.”
Sezgin Tanrıkulu: 2014 gözaltında en az beş kişi öldü
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise “2014'te gözaltında ölen insan sayısı en az beş, faili meçhul şekilde ölen insan sayısı en az 50, toplantı ve gösteri gibi eylemlerde orantısız güç sonucu hayatını kaybedenler ise en az 21” dedi.
“Ne zaman ki buradaki annelerimiz burada olmayıp da yakınlarımızın akıbetini bildiğimiz bir biçimde evlerimizde huzurla oturacaksak ancak o zaman yeni Türkiye başlayacak.”
Talepler
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltına Kayıplara Karşı Komisyon’nu adına yapılan açıklamayı gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren okudu. Eren, “Karşılamak devletin görevidir” dedikleri taleplerini şöyle sıraladı:
* Ağır insan hakkı ihlallerinin bir daha yaşanmaması, adaletin ve barışın tesis edilmesi için, insanlığa karşı işlenmiş suçlarda etkin soruşturma yapılmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalı, cezasızlığı besleyen zamanaşımı son bulmalıdır.
* Gözaltında kayıp ve failli meçhul bırakılmış cinayetler, Türk Ceza Kanunu‘nda insanlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlenmeli, bu suçların yargılanmasında devlet sırrı ve zaman aşımı savunmasına yer verilmemesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mevcut yasalardaki cezasızlığı besleyen düzenlemeler iptal edilmelidir.
* Gözaltında kayıplara dair soruşturma dosyaları yeniden açılmalı ve etkili soruşturma yapılmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
* İnsanlığa karşı işlenen suçlara dair devlet sırrı olarak saklanan belge ve bilgiler kamuoyuna açıklanmalıdır.
* Kaybedilen kişilerin ailelerine “gerçeği öğrenme” hakkını tanıyan Birleşmiş Milletler’in “Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunması”na dair uluslararası sözleşme derhal imzalanmalı ve yürürlüğe konulmalıdır.
*Kayıplar gerçeği ile yüzleşmek için, kayıp yakınları ve insan hakları örgütleri ile diyalog başlatılmalıdır. (İI/BK)