"Haritada yeri belli, ama Hakkari hayatın neresinde?" adlı raporda yer alan önemli maddeler arasında, köye dönüşlerin sağlanması, üretimin teşvik edilmesi, bölgeye yatırımların özendirilmesi, eğitim fakültesi açılması gibi başlıklar var.
CHP'nin konuyla ilgili raporunu bianet için Muhsin Kızılkaya değerlendirdi.
Bölgede 20 yıldan beri insanların çok zor koşullarda yaşandığını belirten Kızılkaya, "Hakkari'nin deprem hadisesiyle gündeme gelmesini" eleştiriyor. Daha önce belediye dahil olmak üzere bir çok şahıs, kurum ve kuruluşun bölgede yaşanan sorunlara dikkat çekmek, yaraları sarmak için afet bölgesi ilan edilmesi çağrısında bulunduğunu, ancak bu çağrının dikkate alınmadığını ifade ediyor.
"Savaşla başlayan sorunlar, 90'lı yıllarda köy boşaltmalarla doruğa ulaştı. Boşaltılan 100'ün üzerinde köyde yaşayan insanlar, kendilerine herhangi bir yol gösterilmeden yerlerinden edildiler."
Köye dönüşün imkansızlığı
Muhsin Kızılkaya, "Tarıma elverişli olmayan bu topraklarda insanlar daha çok hayvancılıkla geçimlerini sağlıyorlardı. Zorunlu göçle büyük şehirlere giderken bu hayvanları da ellerinden gittiği için şimdi köylerine dönüp herhangi bir üretim yapmaları da pek mümkün değil" sözleriyle köye dönüş projesinin imkansızlıklarına değiniyor.
Zorunlu göçten önceki dönemde var olan kısıtlı ekilebilir toprakların da, geri dönüşler başladığında artık doğal erozyon nedeniyle yeniden ekilip biçilemez hale geldiğini, bu nedenle bölgede yaşayan insanların çok ciddi ekonomik sıkıntılarla, yokluklarla karşı karşıya kaldığını belirtiyor.
Üretim koşullarından doğan bu ekonomik imkansızlıkların ötesinde, yıllardır şehirde yaşamak zorunda kalmış ve bu hayata bir biçimde uyum sağlamış insanların köye geri dönmelerini istemenin çok da kolay olmadığını sözlerine ekliyor Kızılkaya.
"Bu noktadan sonra, en küçük şeyleri üzerinden dahi olsa modernizmle tanışmış olan insanları, yeniden köye döndüremezsiniz, buraya yeniden uyum sağlamasını bekleyemezsiniz."
Rapor kapsamında bir kez daha dile getirilen köye dönüş projesinin bu anlamda gerçekçi ve tatmin edici bir çözüm olamayacağını ifade ediyor.
Devletin büyük şehirlere göç etmeye zorunlu bıraktığı bu insanlara, bir şekilde adapte oldukları yaşam koşullarını iyileştirmek, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle yardımcı olabileceğini söyleyen Kızılkaya, artık devletin sosyal devlet olma özelliğini büyük oranda kaybetmiş olmasından dolayı bunun da pek mümkün görünmediği kanısında.
Yoksullukla mücadele
Üretim faaliyetlerinin neredeyse yok denilecek düzeye geldiği Hakkari'de yoksulluk çok ciddi bir sorun. Bu sorunla mücadele edebilmek adına sınır ticaretinin geliştirilmesinin önemine değinen Kızılkaya, durumu şu sözlerle anlatıyor:
"Kuzey Irak'a Birleşmiş Milletler tarafından çokça gıda yardımı yapılıyor. Bu gıdaların fazlasını Iraklı tüccarlar Çukurca sınırına getirip satıyorlar. İhtiyacı olan erzağı, buradan çok daha ucuza alabilmek için birçok Hakkarili geceleri, her türlü tehlikeyi göze alarak sınır bölgesinden ihtiyaçlarını karşılıyorlar."
Raporda belirtilen Van-Esendere, Hakkari-Esendere karayolunun duble yola dönüştürülmesi önerisi, sınır ticaretinin geliştirilmesi, bölge insanının ihtiyaçlarını daha rahat karşılaması açısından önem taşıyor.
Kentte yaşanan ekonomik sıkıntıların bir çok alanda büyük problemler olarak kendini gösterdiğine dikkat çeken Kızılkaya, şu anda SSK'ya olan borçları nedeniyle Hakkari Belediyesi'nin işçilerinin maaşlarını ödeyemediğini ve bu nedenle çalışmalarını durdurduğunu belirtiyor.
Raporda yer alan bir diğer önemli başlık Toplu Konut İdaresi'nin merkezde yaptığı, ancak ilgi göremeyen konutların, daha uygun koşullarla halka satılması teklifi.
En uygunu 3 milyar peşinat ve ayda 300 milyon ödemeyle 30 yılda ev sahibi olunmasını öngören 3 ödeme seçeneğinin, halkın hiçbir üretiminin kalmadığı şehirde ödenebilir olmadığını söyleyen Kızılkaya, halkın bu meblağları ödeyememesi nedeniyle konutların güvenlik güçlerine verilmesinin planlandığını belirtiyor.
Zap Suyu üzerinde barajlar kurulması projesinin daha önce gündeme alındığını, ancak Irak işgalinin başlamasıyla bu projeden vazgeçildiği bilgisini de sözlerine ekliyor Kızılkaya.
Yazın dağ, kışın kayak turizmine uygun olan Hakkari için, turizm potansiyelinin canlandırılmasını öneren rapor maddesinin önemli olduğunu belirten Kızılkaya, "ancak o dağlara gidilemez kaygısı mevcutsa, bu projenin pek geçerli olamayacağını" ifade ediyor. (GS/BB)