Sekizinci ve son programımızda Tarih Vakfı Başkanı Mehmet Ö. Alkan'ı ağırladık ve 1917 Devrimi'nin St. Petersburg'da bugün hala ayakta olan mekanları ve binaları üzerine konuştuk. Programa Enternasyonel'in Rusça versiyonu ile veda ettik.
Sekizinci ve son programımızda Tarih Vakfı Başkanı Mehmet Ö. Alkan'ı ağırladık ve 1917 Devrimi'nin St. Petersburg'da bugün hala ayakta olan mekanları ve binaları üzerine konuştuk. Sınırlı bir zaman içinde ancak birkaç örnek üzerinde durabildiğimiz programa Lenin'in ağabeyinin idam edildiği Şlisselburg Hapishanesi ve adası ile başladık. Daha sonra Lenin'in 1917 Nisan'ında Petrograd'a ayak bastığı Finlandiya Garı ve orada sergilenen tren ve heykel üzerinde durduk. Devrim sırasında Bolşeviklerin merkezi olan Kşesinskaya Konağı da üzerinde durduğumuz yapılardan bir tanesiydi. Programda her ne kadar devrime mekanlık etmiş olan birçok binanın adını anma imkanı da bulsak dinleyicilere daha önceki programlarda andığımız bazı olguların gerçekleştikleri yerler üzerine de birkaç kelam etme fırsatı bulmuş olduk. Programa Enternasyonel'in Rusça versiyonu ile veda ettik.
100. Yılında Ekim Devrimi / Tarih Vakfı’nın Katkılarıyla
Ömer Madra: Günaydın Doğan hoş geldin.
Doğan Çetinkaya: Merhabalar hoş bulduk.
Can Tombil: Günaydın. Hoş geldiniz.
Ö: Ekim Devrimi’nin 100. Yıl dönümündeki son programımızı yapıyoruz. Birde belki yeni yılda bir genel değerlendirme yapabiliriz tabii. Bu son programda neyi ele alıyoruz?
D: Devrimin birçok veçhesini konuşma imkânı bulduk. Son programımızda St. Petersburg merkez olmak üzere zamanın Petrogradı, devrimin mekanları üzerinde duracağız. Bugün bir konuğumuz var. Toplumsal Tarih kasım sayısını, bahsetmiştik ondan da 1917 devriminin 100. yılına ayırmıştık ve bu dosyayı Mehmet Alkan ile birlikte hazırlamıştık. Bugünde son konuşmamızda Mehmet Alkan’ın bu sayıdaki yazısıyla da bağlantılı olarak kendisi ile yapacağız. Merhaba Mehmet Alkan. Hoş geldiniz.
Mehmet Ö. Alkan: Merhaba. Günaydın.
Ö: Merhaba günaydın Mehmet bey.
C: Günaydın
D: Bugün 1917’de devrim yaşanırken devrimin yaşandığı somut mekanlar üzerinden biraz başlayalım dedik ve devrimi konuşmaya başlarken ilk programlardan itibaren de devrimi hazırlayan şartlar; yapısal, iktisadi, düşünsel şartlar üzerine konuşurken Lenin üzerinde de çokça durmak durumundaydık. Lenin’den bahsederken de onun abisinden bahsettik. Özellikle Ateş Uslu programdayken Aleksander İlyiç Ulyanov’un Lenin’in ve devrim tarihi üzerinde özellikle Narodnaya volya örgütünün önemi üzerinde durmuştuk. Sizin yazınızda da alsında buradan başlıyor biraz. St. Petersbusg’un mekan olarak da önemli bir yerinde olan Şlisselburg anahtar kale hapishanesi, siz de onunla başlamışsınız. Hem devrim öncesine de bir göndermede bulunduğu için. İsterseniz oradan başlayalım.
Devrimin anahtarı
M: Tabii ki. Şimdi bu yaz haziran ayının ikinci haftasından başlayarak uzun bir gezi yaptım Rusya’ya. Bu gezinin iki amacı vardı.
Bir tanesi Sovyetler Birliği döneminden geriye ne tür izler kaldığını anlamak. Yani uzun sürmüş, dünyayı etkilemiş bir devrimin acaba yaşandığı ülkede ne tür izler bıraktığı veya hangilerinin korunduğunu anlamak. İ
kincisi de Ekim Devrimi’nin yüzüncü yılı olması sebebiyle acaba Ekim Devrimi ile ilgili ne tür izler var, şehirde özellikle St. Petersburg’da ve Moskova’da. Onları anlamaya çalışmıştım. Tabii bu yolculukta anlaşıldı ki öncelikle bu Şlisselburg adasından başlamak gerekiyor. Çünkü Şlisselburg devrim açısından Ateş Uslu’nun da belirttiği gibi Lenin’in abisinin idam edildiği yer. Bu kale aslında St. Petersburg’a yaklaşık iki buçuk saat mesafede. Neva nehri, biliyorsunuz St. Petersburg’un içinde geçiyor. Neva nehri ile Ladoka gölünün birleştiği yerde bir ada burası ve çok stratejik bir yerde. St. Petersburg’un kurucusu büyük Petro da denizci bir Çar olduğu için bu tür yerlere çok önem vermiş durumda ve bu kaleyi almak için çok çaba sarf etmiş. Bunun ismi zaten Türkçeleştirdiğinizde anahtar kale anlamına geliyor. Hala bir anahtar sembolü kullanılıyor kale ile ilgili olarak ve bir hapishane olarak kullanılıyor aynı zamanda daha sonraki süreçte. Bu hapishane olarak kullanılışı daha çok hanedan üyelerinin hapsedildiği bir yer. Özellikle var olan Çar’a alternatif olma olasılığı olan hanedan üyelerinin hapsedildiği bir yer. Aslında bizim Topkapı sarayındaki şimşirliğe benziyor. Özellikle bu kardeş katlinin kaldırılmasından sonra Topkapı sarayında şimşirlik denilen bir yerde bir tür hapsedilir, kafes hayatı yaşarlardı. Hanedan üyeleri de bu adada hapsedilmeye başlıyor. Fakat orayı gezerken görüyorsunuz ki orada bir rölyef var. Rölyefte şöyle bir yazı okunuyor.
Aynen okuyacağım çevirisini size. “Burada 8 müessir 887 tarihinde Çar hükümeti tarafından Lenin’in abisi devrimci Narodogoleg Aleksandr İlyiç Ulyanov idam edilmiştir.” Bu Narodogoleg biraz önce sizlerin de söylediği gibi Narodnaya volya yani halkın iradesi adlı Rus devrimci hareketine katılanlara verilen bir isim. Rusça bir isim. Tabii buradan hemen şunu söylemek mümkün. Lenin’in abisinin idam edildiği yer burası. Neden idam ediliyor Lenin’in abisi? Çünkü Lenin’in abisi 1 Mart 1881’de 2. Alexander bir suikaste uğruyor ve öldürülüyor. Hatta öldürüldüğü yerde bugün bir kilise var. O suikastte 15 yaşında ve bu olaydan çok etkileniyor Aleksander İlyiç Ulyanov ve bunun üzerine bu gizli örgüte giriyor. Bu gizli örgüte girdikten sonra kendisinin de öncülüğünde çok aktif bir rol oynamaya başlıyor. Çar 3. Alexander’i tıpkı 2. Alexander gibi bir suikastle öldürmek için…
D: Aynı günde hem de.
Ö: Evet hem de aynı günde 1 Mart 1887’de. Gerekli hazırlıklar yapılıyor. Patlayıcılar hazırlanıyor vs. fakat bir ihbar sonucu yakalanıyor ve bu kaleye hapsediliyor ve burada idam ediliyor.
Finlandiya garı
D: Zaten devrimden önceki bu politikleşme hareketinden bahsetmiştik. Halka doğru halkçı popülist hareketlerden. Aslında onun da bu temsili sağlayan hem şahsiyetlerden hem de suikastin özellikle 19. Yüzyılda önemli bir eylem türü olarak ortaya çıktığından da bahsetmiştik. Bundan dolayı Petersburg’daki önemli mekanlardan bir tanesi. Biraz zamanımız da dar olduğu için hızlı ilerliyoruz. Daha sonra özellikle St. Petersburg’a gidecek insanlar için devrim tarihi ile ilgili uğranması gereken yerlerden bir tanesi yazınızda bahsettiğiniz gibi Finlandiya garı olsa gerek. Birçok açıdan önemli bir yeri var. İsterseniz biraz ondan bahsedelim.
M: Tabii ki. Biliyorsunuz Petrograd deniyor o zaman onu sanıyorum açıklamışsınızdır programlarınızda neden Petrograd denildiğine dair. Petrograd’da Lenin’in ilk ayak bastığı yer Finlandiya garı ve Finlandiya garına da bir lokomotif ve trenle uzun bir yolculukla geliyor.
D: Evet o da ilginç bir hikâye.
M: Evet. O biraz Osmanlı ile de hafif ilintili bir hikâye. İsviçre’den başlayan bir yolculuk o ve bu yolculuğu sağlayan kişinin de Parvus olduğu söylenir.
D: Evet Alexander Parvus. Değinmiştik programlarımızda. Bizim Parvus Efendi olarak bildiğimiz Osmanlı tarihinde.
M: Türkiye’nin mali tutsaklığı diye Osmanlıca bir kitabı çıkmıştı. Sonra galiba Elif kitapevinde onun çevirisini yapmışlardı. Parvus ilginç bir isim. Çünkü bizde milliyetçi çevrede yer alan bir isim. Türk yurdu çevresinde yer alan bir isim. 2. Meşruiyette 1912-13 yıllarında. Fakat daha sonra 1. Dünya savaşında daha çok onun vagon ticareti yaptığı söylenir. Her neyse. Mühürlü bir trenle uzun bir yolcukla…
D: Sürgünde olduğu İsviçre’den Petrograd’a iniyor. Mühürlü ne demek?
M: Mühürlü çünkü bir anlaşma yapılıyor geçici yerlerde ki ilk geçeceği yer Almanya. Bu Almanya başta olmak üzere geçeceği yerlerde asla inmeyeceğine dair yani vagonunda kalacağına dair bir taahhüt oluyor.
Garın önündeki zırhlı araç
D: Dinleyicilerimize Almanya’nın halihazırda o zaman Rusya ile savaşta olan bir ülke olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
M: Hasım ülke olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Ardından o maceralı yolculuktan sonra tabii denizden de devam ediyor o yolculuk. Ondan sonra Finlandiya üzerinden St. Petersburg’a geliyorlar. ST. Petersburg’da tren istasyonunda ki Finlandiya garı deniyor ona yakın zamana kadar duruyormuş şimdi 30 40 yıl evvel yeniden inşa etmişler. Burada dönemin devrimcileri tarafından karşılanıyor. Tezahüratlar yapılıyor vs. sonrasında Finlandiya garının önüne çıkıp toplanan kalabalığa ki bayağı bir kalabalık toplandığı anlaşılıyor, onlara hitaben konuşma yapıyor. Konuşmalarına genellikle denizciler, yoldaşlar diye başlar Lenin. Bunun sebebi biliyorsunuz St. Petersburg bir denizci şehri ve denizciler fazla olduğu için konuşmalarının hep başlarında denizciler hitabı vardır. Sonuçta bayağı bir etkileyici ve kısa bir konuşma yapıyor. Tabii şu çok ilginç. O konuşma yaptığı yere Lenin’in ölümünden sonra 1926 yılında bir heykel dikiyorlar. Bu da ilginç Lenin’in ilk heykeli o. Aynı zamanda 1926’da Türkiye’de de Mustafa Kemal’in heykeli dikiliyor Sarayburnu’nda. Lenin’in heykeli sağ eli havaya kalkmış, sağ cebinde şapkası halka hitaben ama bir varilin üzerinde duruyor. Varilimsi bir nesnenin üzerinde ayakta duruyor, o ilgi çekici bir şey. Ben onu bilmiyordum doğrusunu söylemek gerekiyor St. Petersburg’a gidinceye kadar. Orada anladım ki Lenin Finlandiya garına gelip garın önündeki kalabalığa seslenmek için garın dışına çıkıp yüksekçe bir arabanın üzerine çıkmış. Bu yüksekçe araç aslında bir zırhlı araç ve İngiltere’de üretilmiş bir zırhlı araç. Onun adı sermaye düşmanı olarak verilmiş sonradan. Bu zırhlı aracın üzerindeki varilimsi görünümdeki yer en üst yeri aracın ve Lenin oraya çıkıp halka, devrimcilere hitap ettiği için onu da heykelini yaparken kullanmışlar.
D: Aracın o kısmını almışlar dimi?
M: Aracın o kısmını almışlar. Aracın tamamını müzede görebiliyorsunuz bugün ve hemen zaten o olaydan itibaren o korunaklı arabanın sermaye düşmanı olarak veciz bir şekilde sermaye düşmanı adlandırıldığını görüyorsunuz.
D: Aynı zamanda 293 nolu daha sonra Finlandiya hükümeti tarafından Sovyetler Birliği’ne hediye edilen Lenin’in mühürlü tren lokomotifini de orada görmek mümkün.
M: Tabii. O iki defa kullanıyor biliyorsunuz. Bir tanesi gelişinde. Bir de temmuz ayında kaçmak zorunda olduğu zaman. İsim kimlik değiştirerek o lokomotifin ateşçilerinden biri olarak. Eskiden buharlı trenler ve sürekli kömür atmak gerekiyor. Bir sahte işçi kimliği ile Finlandiya’ya kaçmak zorunda kalıyor. Sonra da Ekim devrimi dediğimiz 7 kasımda başlayan devrim için tekrar aynı trenle St. Petersburg’a gelecek. Bunu çok hassas bir şekilde koruyorlar. Bugün bir camekanın içinde 293 nolu lokomotif. Ben onun resmini çekmeye gittiğimde biraz telaşlandılar.
D: Ruslar mı telaşlandı?
M: Evet Rus polisleri. Çünkü orada ben nerede diye sordum. Nerede diye sorunca hemen toplandılar kimsin nereden geliyorsun vs. onun hesabını verdim. Arkasından benim profesyonel bir makinam var onunla çekim yapamayacağımı söylediler. Küçük makine ile çekeyim dedim hayır cep telefonu ile çekeceksin dediler. Sonra küçük makinaya razı geldiler. Belki bu Sovyetler Birliği döneminden kalma bu tür objelerle ilgili bir hassasiyet olduğunu düşündüm ben. Onlara yönelik bir zarar gelmesin diye belki öyle bir hassasiyet gösterdiler. Sonuçta bugün o camekan içinde duruyor. Sizlerin de belirttiği gibi Finlandiya hükümeti tarafından 1957 yılında lokomotif Sovyetler Birliği’ne hediye edildi.
Kşesinskaya konağı
D: Vaktimiz biraz kısıtlı. Onun için bütün devrim mekanlarına sizin makalenizde yer alan Kşesinskaya konağı, Kırım sarayı Toplumsal Tarih’in kasım sayısını alanlar göreceklerdir… İsterseniz biraz da Kşesinskaya konağından bahsedelim. Finlandiya garından sonra gittiği ve Bolşeviklerin merkezi olarak kullanılan binadan bahsetmek gerekirse.
M: Şimdi tabii Ekim Devrimi’nde Sovyet devriminde bugün geriye ne kaldı diye baktığınızda, biraz önce saydığınız gibi Finlandiya garı önündeki hem heykel hem lokomotif, Kşesinskaya konağı, Şlisselburg Hapishanesi, Kırım sarayı, Mas tarlası gibi bir dizi yer var. Ben onların hepsini gidip buldum. Hatta Ekim Devrimi’nin 100. Yılı dolayısıyla İzmir’de Tüstav ile birlikte bir toplantı yapmıştık. Onun açılış konuşmasını ben yapmıştım. Orada bunu tebliğ olarak sundum ben. Çok ilginç bir şekilde o toplantıyı izlemeye gelenlerin büyük çoğunluğu eski komünist, illegal Türkiye Komünist Parti üyesi yani yaşlıydılar. Onların bu çok hoşuna gitti. Çünkü anlaşıldı ki onlar da parti eğitimlerinin bir aşamasında Leningrad’a götürülmüşler ve benim anlattıklarımdan üç yeri görmüşler. Onlar için de bir hafıza hatıra tazeleme oldu. Hatta sonra bana hocam böyle bir geziyi bizim için tekrar yapsanız olur mu dediler. Biz sizin öncülüğünüzde buraları gezsek. Öyle bir nostalji için hoş bir espriydi o. Lenin’in Petrograd’a geldikten sonraki ilk durağı senin de belirttiğin gibi Kşesinskaya konağı. Bu Kşesinskaya aslında çok önemli bir kadın. Genellikle Çar ile olan ilişkisi sebebiyle hatırlanıyor ama ona haksızlık etmemek lazım. Kadınlarda böyle bir şey oluyor. Bir erkekle ilişkisi olunca onun mesleği önemi ikinci plana düşüyor. Bunu yapmamak lazım. Çünkü Kşesinskaya döneminin en ünlü balerinlerinden biri hatta baş balerin. Sanatı ile kendisini kanıtlamış bir insan. Tabii ki dönemin Çarı ile bir ilişkisi olmuş. O onun özel hayatı ama magazin her zaman öne çıkıyor ve Kşesinskaya daha çok o yanı ile tanınıyor.
D: Onun için yapılan konak ama daha sonra devrimin en önemli merkezi oluyor. Yine ikinci konuma düşmüş oluyor.
M: En önemli merkezi. Dolayısıyla onun şeyi ikinci plana düşüyor. Parti için özellikle Lenin için özellikle Lenin geldiği andan itibaren temmuz ayındaki kaçışına kadar burayı üs olarak kullanacak. Çalışma masası, çalışma odası, sekreterin odası orada. Aynı zamanda Pravda orada çıkıyor, hazırlanıyor.
D: Pravda Sovyet devriminin önemli yayın organı değil mi? Resmi hakikat.
M: Evet. Tamamen Bolşeviklerin yayın organı. Şu anda burası Matilda Kşesinskaya konağı Rus siyasi tarih müzesi olarak kullanılıyor. Çok güzel organize etmişler. Onu belirtmek isterim Beni bir uzman müdürü gezdirdi. Çok bilgili bir insandı, kadındı. Çok da konuşabildik onunla hatta bu konuda uzman birini bulunca hem oradaki Rus meslektaşlara hem o insana şu soruyu sordum, bizde çok büyük bir efsane vardır bu Çanakkale savunması sebebiyle Rus müttefiklerin, İngilizlerin ve Fransızların boğazlardan geçememesi sebebiyle Ekim Devrimi’nin yapıldığı biz de çok konuşulur. Sizin tarih yazımında böyle bir şey var mı, nasıl yorumluyorsunuz deyince, ilk defa böyle bir şeyi duyduklarını söylediler. Bizim tarih yazımında böyle bir şey geçmez dediler. Bu da benim açımdan ilginçti.
Ö: Fotoğraf çekmenize izin verdiler mi orada?
M: Orada hiçbir problem olmadı. Ben tabii çok dikkatli dinlemek, not almak durumda kaldım ama fotoğraf çekebildim. Dediğim gibi çok güzel bir siyasi tarih müzesi haline getirmişler. 19. yüzyılın başından itibaren, 1. Alexander’dan Ekim devrimi dahil olmak üzere organize ettikleri objeleri ve anlatımıyla çok güzel bir müze. Lenin’in çalışma masası vs. orada. Oranın bir önemi daha var biliyorsunuz. Oranın balkonundan halka hitaben yaptığı konuşmalar. Onların zaten yağlı boya resimleri ve gravürleri çok fazladır.
D: Lenin’in yaptığı balkon konuşmalarının çoğu şeyi dinleyicilerimiz artık farkına varacaktır bu Kşesinskaya konağının balkonundan yapılan konuşmalar. Küçük de bir balkon olmasına rağmen.
Tatar cami
M: Orada iki tane büyük mermer tabela koymuşlar ve iki mermer tabelada da o binanın Ekim Devrimi açısından önemini belirtmişler. Hem bu Petrograd komitelerinin Pravda askeri kulübünün orada toplanması hem de Lenin’in önderliğinde yapılan toplantılar ve hangi toplantıların yapıldığını belirtmişler. Ama oranın hemen yanında Matilda Kşesinskaya konağının hemen yanında biliyorsunuz Tatar cami diye bir cami var. Hatta bu kuzey Avrupa’nın en büyük camisidir.
D: Geçtiğimiz aylarda Erdoğan’ın Rusya ziyaretinde de basında adı geçmişti.
M: Şimdi bu cami 1910 yılında Çarlık döneminde başlayıp Sovyetler döneminde bitirilen bir cami. Devrimden sonra biliyorsunuz Lenin’in de Bolşeviklerin de hitap ettiği çok önem verdiği Müslüman cemaati ki onların çoğunluğu Tatar diye geçiyor ve Müslümanlara yönelik de bir beyannamesi var Müslümanlara Beyanname diye. İlginçtir Osmanlı basınında yayınlana nadir Sovyet belgelerinden biridir o sırada. Devrim olduğu zaman Rusya’da Osmanlı ile Rusya savaş halinde. Savaş halinde olduğu için ikincisi İttihat Terakki başta ve sansür var. Bu iki unsur sebebiyle aslında Rusya’da yaşanan bu devrim ile ilgili olaylar Osmanlı basınına çok hafif ve tedirgin yansıyor. Çünkü bir yandan iktidar Rusya’nın bir devrim ile zayıflamasından çok memnun görünüyor, bu memnuniyeti hissediyorsunuz ama öte yandan orada bir devrim oluyor, var olan yönetim gönderiliyor, Çar gönderiliyor, bir benzer heyecan Osmanlı’ya yansır mı korkusu hakim. Bu ikisinin arasına sıkışıp kalmış bir basın var o dönem Osmanlı’da. Şu da çok ilginç gelmişti bana, ben çünkü Osmanlı basınına ne yansıdı diye Uygur Kocabaşoğlu’nun çok güzel bir kitabı var.
D: Yakında İletişim yayınlarından tekrar yayınlanacak ve Tarih Vakfı’nda ocak ayında kendisi bu konuda bir konuşma gerçekleştirecek. Bunu da buradan duyurmuş olalım.
M: dolayısıyla öyle bir şey var ama ben de bir bakmak istedim çeşitli gazetelere. Hakikaten dişe dokunur ama şu çok ilginç o dönem 1917 yılı için söylüyorum. Mesela birçok gazetede de daha önce Rusya’dan gelmiş milliyetçiler var. Türk yurdu çevresi özellikle. Onların özelliği Rusya bilmesi. Onların kendi akraba ve eş dost çevrelerinden kendi olanaklarıyla aldıkları bilgileri gazetelere ve köşe yazılarına yansıttıkları anlaşılıyor. Bu da çok ilginç. Çünkü biliyorsunuz Osmanlı bu devrimle ilgili St. Petersburg’dan doğrudan bilgi alamıyor. Finlandiya üzerinden daha çok alıyor.
D: Genellikle basına baktığımı zamana Stockholm menşeiyle haberleri görüyoruz.
M: Ben de onu çok merak etmiştim Doğan. Neden Stockholm? Niye başta bir yer değil diye. O da sonradan bu Türkiye’nin elçilikleriyle ilgili bir döküme bakarken ilgimi çekti. Orada askeri ateşe var. Ateşe milisler var. Dolayısıyla Stockholm’ün önemi kuzey tarafındaki askeri istihbaratın toplandığı merkez. Dolayısıyla bütün bilgiler de Stockholm üzerinden geliyor Osmanlı’ya ama şunu belirtmem lazım. Oradaki Osmanlı elçilil, ateşe milisleri direkt kendi olanaklarıyla bir istihbarat almıyor. Sonuçta Almanlar veriyor istihbaratı. Almanlardan aldıklarını veriyorlar.
D: O zaman Osmanlı’nın müttefiki onu da hatırlatıyoruz tabii ki.
Ö: Mehmet bey süre maalesef dolmuş durumda ama çok kısaca iki küçük sorum var. Bu müthiş seyahatinizden arta kalan. Bir tanesi Stalin’e ait bir iz kalmış mı, şu anda nasıl değerlendiriliyor, çok uzun bir etkisi oldu Sovyetler Birliği’nde malum. Birde kurtuluş savaşı sırasında özellikle Lenin’in öncülüğünde epeyi bir yardım oldu. Altın ve silah yardımı Atatürk ve kuva-yi milliye, Ankara hükümetine, meclise. Onlarla ilgili bir iz var mı?
M: Bu önemli bir soru. Çünkü bunun peşine ben de düştüm. Hemen cevabını vereyim. Lenin dışında, Lenin adeta tırnak içinde bir kurucu lider, kurucu baba olarak düşünülere Lenin’e dair ne varsa hemen hemen korunmuş durumda. Lenin heykelleri, rölyefleri, Lenin’in konuşmalarının yer aldığı kimi bakır levhalar. Metroda da görüyorsunuz bunu, sokak aralarında da kimi binaların üzerinde de. Fakat Stalin’e dair hiçbir şey yok. Ama mesela eski edebiyatçılara dair var. Mayakovski’ye dair var. Mesela onu çok seviyorlar ve ona dair eskiden ne yapıldıysa aynen koruyorlar. Gogol’a dair. Yani ortak bir şey düşünüyorlar edebiyatçılarla ilgili özellikle. Onları koruduklarını görüyorsunuz. İkincisine gelince kurtuluş savaşına yardım konusuna. Şimdi ben Şark Eserleri kütüphanesine de gittim orada. Şu an Rusya’nın en büyük kütüphanesi Şark eserleri ile ilgili ve çok erken dönem Türk diline dair malzemenin de olduğu yer. Hayranlıkla gezilen ve kullanılan bir yer. Çünkü Türkçe’nin ilk yazılı örnekleri kâğıt üzerinde orada var. Bu çok müthiş bir şey aslında. Hatta onun çok başarılı bir müdürü var. Onunla da konuştuk. O da bir kadın. Hatta ben sordum ne kadar Türk, araştırmacı geliyor diye. Ben müdür olduğumdan beri hiç gelmedi dedi. Bu kadar meraklıyız yani biz konulara. Bırakın sosyalizmi, sosyalist tarihi merak etmeyi, o milliyetçi tarih Türk tarihi dahi merak edilip gidilmemiş. Ayrıca Lenin’in çalıştığı meşhur kütüphanede başka bir şeye rastladım. Onu bir proje haline getiremedim. Mesela Ruslar Osmanlı ile yaptıkları bütün savaşları kazandılar Kırım savaşı hariç. O savaşlarda geldikleri yerlerde bütün camilerin, çeşmelerin, binaların taş kitabelerini toplamışlar ve oradaki kütüphaneye kaydetmişler. Mesela bunun envanterinin çıkartılması da çok önemli. Ama sonuçta Türkiye’ye yardımı ile ilgili herhangi bir iz yok. Sıradan bir tarihçi de bu konuda çok bilgili değil doğrusunu söylemek gerekirse.
D: Daha bakılacak araştırılacak çok şey var. Çok teşekkür ediyoruz.
Ö: Belki Açık Radyo ile birlikte bir tur düzenleyebiliriz.
D: Evet evet.
M: Bu teklif bana bir kere daha geldi. Hakikaten galiba bunu bir yapmak lazım. Çünkü Türkiye’de bu konuda bilgi sahibi olanlar da var. Onlarla beraber yapmak lazım. Mekanlarda Nisan tezlerini, Bolşevizm’i konuşarak.
D: Bugün zaten vakit kısıtından dolayı birçok mekana ve binaya özellikle değinme fırsatı bulamadık. Dinleyicilerimiz dediğim gibi dergideki makalenize ilk başta başvurarak ve yakında da Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan çıkacak 1917 adlı derlemeye başvurarak daha fazla bilgi edinme imkanı bulabilirler. Tabii sizi en son burada ağırlamamızın nedeni bu programı Tarih Vakfı’nın katkılarıyla gerçekleştiriyoruz. Mehmet Alkan’da son dönem Tarih Vakfı’nın başkanı sıfatıyla da konuşmuş oldu bugün burada. Çok teşekkür ediyoruz tekrar.
Ö: Hem Açık Radyo’nun sitesinde program hem de bianet’te çözümlemeleri yayınlanıyor. Onu da hatırlatalım. Çok teşekkür ederiz Mehmet Bey.
M: Ben teşekkür ederim. Açık Radyo bizim hayatımızda çok önemli. Hem kişi olarak önemli hem son dönem Türkiye’nin tarihinde kurum olarak çok önemli. Açık Radyo’da yer almış olmaktan dolayı ben de onur duydum belirtmek isterim. İyi çalışmalar.
Ö: Bu şekilde de bitiriyoruz ama bir genel değerlendirmeyi söz verelim dinleyicilerimize.
D: Onu bir şekilde ocak ayında gerçekleştiririz. Ne yaptık genel değerlendirmesi faydalı olacaktır. Programa bugün Enternasyonel'in Rusça versiyonu ile nihayetlendiriyoruz. Böylece bu dizimiz bu marşla bitmiş oluyor.
Ö: Biz de veda edelim bu vesileyle. Çok teşekkür ederiz Doğan. Bendeniz Ömer Madra. Can Tombil ve Selahattin Çolak’la oluşan ekiple birlikteydiniz bugün de. Emre Gümüşel de bizi destek veriyordu her zaman olduğu gibi. Bizi dinlediğiniz için teşekkürler hepinize günaydın!
C: Günaydın!
D: Günaydın! (HK)
100. YILINDA EKİM DEVRİMİ SÖYLEŞİ DİZİSİ
1- 1917 Devrimi'ne Giderken Çarlık Rusyası
3- Şubat'tan Ekim'e Devrimin Yılı
4- 1917: Devrimler Tarihindeki Yeri ve Ekim/Şubat İlişkisi
5- 1917'ye Giderken Rusya'da Siyasal Düşünce ve Tartışmalar