* Görsel: Avlaremoz
Taşnaksutyun partisine bağlı bir grup Ermeni, 26 Ağustos 1896 tarihinde İstanbul Galata'daki Osmanlı Bankası'na baskın düzenlendi ve binayı işgal etti. Bankaya yönelik bu baskın üzerine Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentinde şiddetli bir Ermeni karşıtı pogrom başladı.
Şiddetin yoğunlaştığı Galata ve Hasköy gibi mahallelerde oturan Yahudiler pogroma tanık oldu, bazıları katıldı, bazıları komşularını korudu.
Avlaremoz, katliamın Yahudi tanıklarının anlatımlarını olayın yıldönümü 26 Ağustos 2022'de ilk defa Türkçe okurlarıyla buluşturdu.
İstanbullu Albert Adatto'nun göç ettiği ve okula gittiği ABD'nin Seattle şehrinde bulunan İstanbullu Yahudilerle yaptığı görüşmeler yoluyla ulaştığı ve 1939 yılında yüksek lisans tezine kaynak olacak olan tanıklıklardan bazılarını Avlaremoz'dan Nesi Altaras'ın aktarımıyla paylaşıyoruz:
Dora Cohen
"Konstantinopolis'te Ermeni katliamları olduğu zaman ben çok genç bir kızdım. Bir sürü Ermeni öldürüldü ama biz Yahudiler birçok [Ermeniyi] Yahudi olarak gözüksünler diye verdiğimiz dini kıyafetler ve tefilin [duada giyilen deri kaplı eşya] ile ölümden kurtardık.
"Dükkânı Türklerle çevrili bir mahallede olan bir Ermeni tanırdım. Sevilirdi ve kavgalar olurken Türk arkadaşları onu koşullar sakinleşene kadar sakladı.
"Türkler Yahudileri kendilerini belli etmeleri için uyarmıştı, yanlışlıkla Ermeni sanılmayalım diye. Her millete kendini belli etmesi söylenmişti ki Ermeniler ortaya çıksın.
"Babam İtalyan tebaalıydı ve ayaklanmaların arifesinde çabucak bir İtalyan bayrağı hallediverip kapımızın önüne astı. Ayaklanma esnasında hiçbir Türk evimize girmedi."
Shemuel Brudo
"Konstantinopolis'teki Ermeni katliamı çok nazik bir mesele ve hakkında bir yargıya varmak neredeyse imkânsız. Şahsen ben Ermenilere sempati duyuyordum ve siyasi otonomi verilmesi gerektiğini düşünüyordum.
"Belirtmek isterim ki Ermeni arkadaşlarını kurtaran ve hatta evlerinde saklayan birçok Türk vardı. Bir sürü Yahudi Ermenilerin hayatını kurtarmıştır çünkü onlara tefilin ve dua kitapları vermişlerdi. Türkler bu Ermenilerin evine girince onları rahatsız etmezlerdi çünkü tefilinleri ve İbranice kitapları görürlerdi. Ayrıca Ermeniler 'Yahudi, Yahudi' derdi ve Türkler onları hemen bırakırdı.
"Ermeni Hristiyanların Yahudi sembolleri hayatlarını kurtarmak için başarıyla kullanmış olması ironiktir. Eminim birçok Hristiyan Yahudiliğin Ermeni katliamlarından önce sona ermemiş olmasına sevinmiştir."
Anna Adatto
"Ermenilerle Türkler arasında kavgalar olurken ben Piri Paşa'daki [Yahudilerin yoğun ikamet ettiği Beyoğlu mahallesi] evimdeydim. Sabah uyanıktım ve genelde gündüz işte olan iki kızın eve döndüğünü gördüm.
"Bana işyerlerinin geçici olarak kapandığını söylediler. Ben onlara bunun sebebini sordum. Onlar da Ermenilerin öldürüldüğünü söylediler. Hemen iki kız arkadaşımı alıp olayların olduğu yere yürümeye koyulduk.
"Bir komşunun avazı çıktığı kadar bağırdığını duydum. Biz kızları hemen eve dönmemiz için uyarıyordu çünkü ciddi tehlike vardı.
"Evimize yaklaşırken yakında bir duvara baktık ve koca sopalı bir Türk'ün bir Ermeni'yi yere çaldığını gördük. Ermeni o esnada öldü gibi görünüyordu. Evin içine koştuk ve tez zamanda tehlike ve Ermeniler ile Türkler arasındaki kavgalara dair bir sürü dedikodular çıktı.
"Birkaç dakika sonra bir komşuyu sırtında ev eşyaları taşırken gördüm. Ne yaptığını sorunca verdiği cevap: 'Ermeniler ev eşyalarını bırakıp kaçtı, biz de istifade ediyoruz.' Babam hemen komşunun üstüne atladı ve onu böylesi rezil bir hareket yaptığı için sertçe azarlamaya başladı.
"Babam günah işlediğini ve eşyaları geri vermesi gerektiğini söyledi. Bu komşu babama saygı duyduğu ve düşmanlığından korktuğu için eşyaları geri koydu. Ama bizim mahallemizde daha alt sınıftan olan insanların yağma suçunu işlediğini biliyorum."
Sam Adatto
"Galata'dan Stanbol'a [Haliç'in öteki tarafı] bir Ermeni dükkâna sabah 10'da bir takım elbise götürüyordum. Sahibi bir Ermeni, bana Ermenilerin Galata'da öldürüldüğünü ve Osmanlı Bankası'ndaki yetkililere karşı tehdit girişimleri olduğunu söyledi.
"Bankaların dinamitlenmesi Ermeni bağımsızlığını elde etmek için bir tehdit olarak kullanılmıştı. Bu Ermeni Türk yetkililer için terzilik yapıyordu.
"Bana durumu anlattıktan yakında bir binada saklanacağını çünkü hayatının güvende olmadığını söyledi (Daha sonra onun başına geleni anlatacağım).
"Öğlene doğru Galata'ya gittim. Türkler Ermenileri koca sopalarla öldürüyorlardı. Türkler tarafından hiç silah kullanılmıyordu. Bu Türkler alt sınıf tiplerdi. Sokaklarda Türk resmi makamlarından eser yoktu. Bir tane Türk üniforması görmedim. Sadece adamlar – siviller. Alt sınıftan Türkler, zararsız, isçi sınıfı Ermenileri öldürüyor gibi görünüyordu. Hiçbir zengin Ermeni'nin öldürüldüğünü duymadım, yalnızca sıradan, alt sınıf Ermenilerdi.
"Korkmuştum ve Galata'ya doğru hızlıca yola koyuldum. Bir defacık durmadım, soru sormak için bile. Koşmuyordum ama aceleyle yürüyordum. Sokaklar çabucak ıssızlaştı. Sanki bütün Ermeni hamallar öldürülüyor gibiydi. Korkunç bir manzaraydı.
"Öğleden sonra eve vardığımda bir daha yirmi dört saat boyunca evden çıkmadım. Korkunç bir tecrübeydi.
"Bu kavga esnasında bildiğim kadarıyla sadece bir Yahudi öldürüldü, o da kazayla. Yerel şamas'ın [sinagog görevlisi] oğluydu. Osmanlı Bankası'nın önünden geçerken Ermenilerden gelen bir kurşun onu öldürmüştü. Ellerinde silah olan yalnızca Ermenilerdi ve bunları pek de faydalı bir şekilde kullanmadılar. Silahlı Ermeniler tüm akıllarını kaybetmiş ve korkudan taş kesilmiş gibilerdi. Türkler sadece büyük sopalar kullandılar. Sanki o gün öldürülenlerin yalnız yüzde biri Türklerdi, devamı Ermenilerdi.
"Bir sonraki gün her şey sakindi. Sokaklardan cesetleri toplayan vagonlar gördüm. Dükkanım Galata'daydı ve her zamanki gibi işime gittim. Katliamın telaşı iki haftalık bir iş azalmasına sebep oldu.
"Daha zengin Ermeniler sanki ayaklanma başladığı gibi şehri terk etmişti. Sadece fakir Ermeniler öldürüldü."