Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 1 Şubat'ta, İstanbul Üniversitesi'nin önünde 16 Mart 1978'de yaşanan katliamla ilgili İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30 yıl sonra verdiği zamanaşımı kararını kesinleştirdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınması dışında tek çare olarak, eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in dosyanın zamanaşımına uğramasında sorumluluğu bulunanlarla ilgili açılmasını istediği soruşturma kaldı. Bunda sonuç elde edilmesi çok küçük bir ihtimal olarak görülüyor.
AİHM'den davanın yenilenmesi istenecek
Beyazıt'ta 30 yıl önce yaşanan katliamda Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Hatice Özen, Abdullah Şimşek, Murat Kurt, Hamdi Akıl ve Turan Ören adındaki yedi öğrenci ölmüş, 41'i de yaralanmıştı.
Yargıtay 1.Ceza Dairesi, üç sanığın katliamdan yargılandığı, "Türkiye'nin tek kontrgerilla davası"nda, yerel mahkemenin 20 Ekim 2008'de verdiği zamanaşımı kararını yerinde bulup onadı.
Aralarında Cem Alptekin'in de bulunduğu davanın müdahil avukatları, "Katliamın 33. yıldönümüne birkaç gün kala Yargıtay'ın verdiği onama kararıyla ikinci kez kapandı" dediler.
Avukatlar, iç hukukun söylediği bu "son söz" üzerine "asıl sözü" söyleyecek olan merci olarak AİHM'e başvuracaklarını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesiyle güvence altına alınan "adil yargılanma" ilkesinin hem "makul süre" hem de yasal mevzuat yönünden ihlal edildiği gerekçesiyle ileri süreceklerini ve "iade-i muhakeme" talebinde bulunacaklarını bildirdiler.
İade-i Muhakemenin AİHM için yeni bir uygulama olduğunu kaydeden avukatlar, Anayasanın 90. maddesi ve TCK 311/1-f hükümleri gereğince bu uygulamanın artık iç mevzuat hükmünde olduğunu vurguladılar:
"Bu yeni uygulamaya göre, talebimiz yerinde bulunursa, Türk yargısı 16 Mart dosyasını bir kez daha, ama bu kez gerçeği ortaya çıkarmak ve adaleti tesis etmek üzere yeniden (ve son kez) açmak zorunda kalacak. Dava, karanlıkta hüküm süren birilerinin içine korku salmaya, bu ülkenin adalet arayan onurlu yurttaşları için de umut olmaya devam edecek."
Katliamdan bugüne...
İstanbul 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi, katliam nedeniyle Ülkü Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Orhan Çakıroğlu, Kazım Ayaydın, Mehmet Gül, Ahmet Hamdi Paksoy ve Sıddık Polat'ı yargıladı. 30 Mart 1980'de biten davada Sıddık Polat'a 11 yıl hapis cezası verildi, diğer sanıklar beraat etti.
Askeri Yargıtay'ın 5 Ekim 1982'deki kararından sonra Polat da beraat etti. Dava zaman aşımına uğramak üzereyken, Elazığ'da bir kahvehanede öldürülen eski ülkücü Zülküf İsot'un annesi, oğlunun katliamın tetikçilerinden olduğunu ve o tarihte polis memuru olan Mustafa Doğan'ın yönlendirmesiyle hareket ettiğini açıkladı.
Katledilen yedi öğrencinin okul arkadaşları 10 Eylül 1992'de İstanbul C. Başsavcılığı'na şikayette bulununca 2 Ekim 1995'te dava yeniden açıldı. Ortaya çıkan yeni tanıklar, deliller, müdahil tarafın talepleri ve mahkemenin ara kararlarıyla, dava "cinayet davası"ndan "Kontrgerilla davası"na dönüşecektir.
Polis memuru Mustafa Doğan, Latif Aktı ve Özgün Koç, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada "taammüden insan öldürmek ve yaralamak" suçlarından sanık oldu. Polat hakkında daha önce kesinleşmiş yargı kararı olduğu için dava açılamadı. (EÖ)