PKK lideri Abdullah Öcalan bundan 12 yıl önce Kenya'da istihbarat görevlilerince yakalanarak Türkiye'ye getirildi. Yargılandı, ölüm cezasına çarptırıldı ve o günden beri İmralı'da bulunan cezaevinde hapis tutuluyor.
Her yıl 15 Şubat'ta Türkiye ve Avrupa'nın farklı şehirlerinde PKK sempatizanları "uluslararası komplo" olarak niteledikleri olayı protesto etmek için sokağa çıkıyor.
Öcalan'ın yakalanmasına giden süreci özetle aktarıyoruz:
Öcalan uzun zamandır Suriye'de yaşıyordu ancak burada kalışı her zaman sorunsuz değildi. 1991'de kısa bir süre gözaltına alınmış, 1992'de Bekaa vadisindeki PKK eğitim kampları boşaltılmış, 1997'de de Bar Elias kasabasında toplantı için kullanılan evleri boşaltması istenmişti.
1998 yazındaysa Türkiye Suriye üzerindeki baskısını artırmış ve askeri güç kullanmakla tehdit etmeye başlamıştı. Ağustos'taki askeri şuranın ardından da ordu kanadından Suriye'ye yönelik açıklamalar sertleşmeye başladı. PKK'nin üst düzey yöneticilerinden Şemdin Sakık kısa süre önce yakalanmıştı.
Eylül ayında Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş Suriye sınırındaki bir askeri üste yaptığı açıklamada Şam yönetimini suçladı ve "Artık sabrımız kalmadı" dedi. Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu da Türkiye'nin kendini savunmak zorunda olduğunu söylüyordu. Türkiye'nin Suriye sınırına asker yığdığı iddia ediliyordu.
Ekim başında Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarek Ankara ve Şam'ı ziyaret etti ve Türkiye'nin niyetinin ciddi olduğu konusunda Suriye'yi uyardı.
Yunanistan, Rusya, İtalya ve Yunanistan...
Öcalan 9 Ekim 1998'de Suriye'den ayrıldı ve Rusya'ya gitti. Aslında ilk olarak Yunanistan'a uçmuş ve orada sığınma hakkı almayı ummuştu. Ancak Yunan yetkililer üç saat içinde ülkeyi terk etmesini istediler. Milliyetçi lider Vladimir Jirinovski sayesinde Moskova'ya uçma izni alabildi. Ancak orada da sığınma hakkı alamadı ve Rus yetkililer Öcalan'ın ülkede olduğunu inkar ederken ona da ülkeyi terk etmesi gerektiğini söylediler.
PKK'nin Avrupa'daki bağlantılarını kullanarak İtalya'yla bağlantıya geçtiler. Öcalan 12 Kasım'da Roma'ya indi ve sığınma talebinde bulundu. Haber kısa sürede duyuldu ancak Türkiye'nin ısrarına rağmen İtalya Öcalan'ı iade etmeye yanaşmıyordu. Gerekçe İtalyan yasalarının idam cezası bulunan bir ülkeye iadeye izin vermemesiydi. Öcalan bir tür ev hapsinde tutuluyordu; televizyon kameraları takipteydi, Türkiye'de İtalyan malları boykot ediliyordu.
İtalyanlar sekiz yıl önce Öcalan hakkında tutuklama emri çıkaran Almanya'dan yardım istedi ancak Alman yetkililer onu yargılamak istemediklerini söyledi. Öcalan'sa rahat değildi; kalıp sığınma talebinin karara bağlanmasını beklemekle kendisine daha misafirperver davranacak bir ülkeye gitmek arasında kararsızdı.
Sonunda özel bir uçakla 16 Ocak 1999'da Rusya'ya uçtu. Orada kalabileceğini düşünüyordu ama Rus yetkililer onu Suriye'ye dönmeye zorladılar. Bir hafta boyunca Tacikistan'da tutulduktan sonra 29 Ocak'ta St. Petersburg'a götürüldü. Buradan PKK sempatizanı olan emekli bir Yunan amiralin ayarladığı özel uçakla Yunanistan'a geçti. Fakat Yunan hükümeti Türkiye'yle savaşın eşiğine gelmek istemiyordu ve Öcalan'ı başka bir ülkeden sığınma hakkı alacaklarına ikna ettiler.
Kenya ve Türkiye
Öcalan Minsk'e uçtu ama beklenen olmayınca 1 Şubat'ta Atina'ya geri döndü. Yunan yetkililer girişine izin vermeyip Korfu adasına gönderdiler. Kenya'ya gidip bir Afrika ülkesinden sığınma hakkı almayı denemesini söylediler. İzin alana kadar da Yunan büyükelçisinin villasında kalacaktı.
2 Şubat'ta bir Yunan uçağı Öcalan'ı Kenya'ya götürdü. Büyükelçinin villasına yerleşti. Bu sırada Amerikan ve Türk istihbarat birimleri de yerini tespit etmişti. 12 Şubat'ta Kenya, Yunanistan'a Öcalan'ın ülkeyi terk etmesini istediklerini bildirdi. Hollanda'nın kendini kabul edeceği Öcalan'a söylendi.
15 Şubat'ta bir araçla havaalanına götürülmek üzere yola çıktı. Orada bir Türk iş adamının uçağına bindirildi ve Türkiye'ye getirildi. (EÜ/EÖ)