Gençlerin yargılandığı ve başka dosyalarla birleşen 23 sanıklı davanın bugünkü duruşmasına, tek tutuklu sanık Bülent Gedik ve avukat Gülizar Tuncer katıldı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada Av. Tuncer, 15 sanığın gözaltında işkence gördüklerinin Adli Tıp, Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla belgelendiğini, işkence baskı altında alınan ifadeler nedeniyle sanıkların suçlandığını söyledi.
Tuncer, AİHM'in kararının içtihat olarak kabul edilmesini ve gençlerin işkence gördüğünün mahkeme tarafından göz önüne alınmasını istedi.
AİHM Türkiye'yi mahkum etti
1996 Şubatında İstanbul'da gözaltına alınan ve yaşları o dönemde 15 ile 19 arasında değişen 15 gencin 6 polise açtığı ve kamuoyunda "İkinci Manisa" olarak bilinen dava ile ilgili AİHM Türkiye'yi mahkum etmişti.
Gençlerin polisler aleyhine İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açtığı işkence davası aralarında Malatya Emniyet Müdürlüğü'nde Başkomiser olan Mustafa Sara ve İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli polislere "tebligat ulaşmaması" ve "avukat değişikliği" nedenleriyle uzayarak zamanaşımına uğramıştı.
İşkence gören 15 gençten Devrim Öktem'in işkence sonucu bebeğini düşürdüğü doktor raporlarıyla belgelenmişti.
AİHM, Haziran 2004'te Türkiye'yi 309 bin euro tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM gerekçeli kararında sanıkların işkence gördüğünün Türkiye'deki mahkemelerce de belgelendiğini belirtmişti.
Türkiye'nin dostane çözüm önerdiği ve avukatların öneriyi reddettiği davanın savunmasında Türkiye işkence nedeniyle özür dilemiş" ve "Yapılacak yasal düzenlemelerle işkencenin sona erdirileceği" sözünü vermişti.
İşkenceden ceza almamanın yolları
bianet'e dava sürecini değerlendiren Av. Tuncer, 15 gencin işkence davasının Türkiye'de sistematik işkencenin varlığını kanıtladığını; işkenceye ceza verilmemesini sağlayan yolları gösterdiğini söyledi:
* TCK tasarısında işkencenin tanımının genişletilmesi olumlu. Ancak işkencenin alt sınırının 3 yıl olması hakimlerin tutumlarına bağlı olarak işkence yapan görevlilere en alt sınırda ceza verilmesine neden olabilir.
* Tebligatların ulaştırılmaması; davaların zamanaşımına uğraması; savcılıkların işkence davalarının soruşturulmasını emniyet müdürlüğüne havale ederek, aynı kurumdan görevlilerin sorgulama yapması; polislerin bu davada da karşımıza çıktığı gibi sorgulama sırasında bırakın görevden alınmayı terfi etmeleri; işkenceyle alınan ifadelerin beyan kabul edilmesi; sorumlu amirlerin yargılanmaması gibi bir çok engel nedeniyle işkence belgelenmesine karşın sanıklar cezalandırılmıyor.
* 1996'da 15 yaşındaki müvekkilimin işkence görmüş haline tanık olduktan sonra ve Türkiye'deki işkence davalarının bir çoğunun zamanaşımına uğramasından dolayı iç hukuk yollarını tüketmeden AİHM'e dava açtık. AİHM'in de zaman aşımı süresi bitmeden davayı sonuçlandırması önemli. Mahkemenin AİHM kararını göz önüne almasını bekliyoruz.
Gençlere, - duruşmaya götürüldükleri bir gün jandarmanın şiddetine maruz kalmalarına ve bu nedenle rapor almalarına karşın - "jandarmaya mukavemet"ten bir ikinci dava açılmış, soruşturma dosyalarının kaybedildiği dava için AİHM'e yapılan başvuruda Türkiye 220 bin euro tazminata mahkum olmuştu. (ÖG/YS)
İlgili haberler