Fotoğraf: Seda Taşkın / MLSA
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
İdris Sayılğan... KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiriydi. 17 Ekim 2016'da Muş'ta evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. 24 Ekim 2016'da "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklandı. Muş Cezaevi'nde iki hafta kaldıktan sonra hiçbir gerekçe gösterilmeden Trabzon E Tipi Cezaevi'ne sevk edildi. İddianamesi tutukluluğunun dokuzuncu ayında hazırlandı. Savcı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsini istedi. İddianamede, yazdığı haberler, haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri ve sosyal medya paylaşımları vardı.
1137 gün sonra tahliye
İlk duruşması, tutuklandıktan 1 yıl 1 ay sonra Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkemeye gelmesine izin verilmediği için SEGBİS bağlantısıyla mahkemeye bağlandı. Yüz yüze savunma yapma talebi son duruşmaya kadar hep reddedildi.
25 Ocak 2019'da 8 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Serbest bırakılma hayali benliğinden kaybolduğu sırada avukatlarının yaptığı istinaf başvurusunu olumlu sonuçlandı ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nin kararıyla 27 Kasım 2019'da yani tam 1137 gün sonra tahliye edildi.
İdris Sayılgan ile yargılama sürecini ve cezaevi sürecinde yaşadıklarını konuştuk...
"Haberlerimden gurur duyuyorum"
"17 Ekim 2016'da sabah saat 4 sularında evime yapılan baskınla gözaltına alındım. Gözaltına alınırken ailemle beraber işkence ve hakaretlere uğradık.
"Sekiz günlük gözaltında kaldım. Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 'Örgüt üyeliği' suçlamasıyla tutuklanıp Muş E Tipi Kapalı Cezaevi'ne götürüldüm. Burada iki hafta tutulduktan sonra bir sabah aniden Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevine sürgün edildim.
"Tutuklandıktan 13 ay sonra ilk duruşmaya çıktım. İddianamede yaptığım haberler ve haber kaynaklarımla yaptığım haber konulu görüşmeler yer alıyor. İddianameye karşı özetle gazeteci olduğumu, yaptığım haberlerden gurur duyduğumu ve yazmaya devam edeceğimi belirterek yargılamanın hukuki değil siyasi olduğunu belirttim.
"Yargılama sonucunda ‘örgüt üyeliğinden’ 8 yıl 3 ay hapis cezası aldım. Üç yılı aşkın bir zaman cezaevinde kaldım. Yerel mahkemenin ardından dosyamı inceleyen Erzurum Bölge İstinaf Mahkemesi verilen cezayı onaylayıp, uzun tutukluluğumu göz önüne alarak tahliye kararı verdi.
"AİHM başvurumu kabul etti"
"Bu süreçte AYM ve AİHM'ye başvuru yaptım. AYM bir yılı aşkın zamandır başvuruma yanıt vermezken, AİHM başvurumu kabul edip öncelikli incelenecek dosyalar arasında aldı. AİHM'den olumlu bir karar çıkacağını düşünüyorum.
"Tabii mahkemeler eliyle girişilen muhalifleri susturma politikalarının bir sonucu olsa gerek soruşturmaların ardı arkası kesilmedi. Haberlerim nedeniyle hakkımda dört soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmalardan birinde örgüt üyeliğinden 8 yıl 3 ay hapis cezası, bir dosyada 'kovuşturmaya yer olmadığı', başka bir dosyada beraat kararları çıktı.
"Son dosyada ise örgüt üyesi olmak iddiasıyla ceza aldığım iddianamede bulunan yedi haber faklı bir dosyaya dönüştürülüp bu defa örgüt propagandasından ceza isteniyor. İlk duruşmam 8 Ocak'ta Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Mahkemelerin hali ise içler acısı. Partizanlığın bataklığına saplanıp, çürüyüp gitmişler. Bu nedenle mahkemelerden bir beklentim olmadığını belirtmek isterim.
Hapiste ilk gün...
"Cezaevinde ilk günüm güzeldi. Koğuştakilerle tanışma faslı sırasında buzdolabına yapıştırılmış Özgür Gündem gazetesi sayfasında kendi haberimi gördüm. Ağrı'da çevreyi kirleten taşocağıyla ilgili bir haberdi. Eski tarihli bir gazetede kendi haberimi görünce mutlu oldum. Benim için güzel bir duyguydu. Koğuştakilere gösterdim. 'Doğru yerdeyim' dedim. Benim için güzel bir anı oldu. İlk gün böyle içeriyi ve koğuştakileri tanıma çerçevesinde geçti.
"Akşam olduğunda ise topluca 'gur u gundi' dediğimiz bir oyun oynadık. O da çok keyifli ve güzeldi. Muş'ta kaldığım iki haftalık süreçte birkaç defa daha bu oyunu oynadık. Sonra da Trabzon'a sürgün edildim.
"Burada sürgün politikalarına da değinmekte fayda görüyorum. Yasalar çerçevesinde bir tutuklu-hükümlü ailesinin yaşadığı yere en yakın bir cezaevinde kalma hakkına sahip.
"Ama AKP iktidarı yasaları hiçe sayarak siyasi tutuklu-hükümlüleri ailelerinden uzak yerlerde bulunan cezaevlerine sürgün ederek tecride almayı, ziyaretleri engellemeyi ve ekonomik olarak zora koyup kişiyi yalnızlaştırıp teslim almayı amaçlıyor. Bu çok çirkin ve insanlık dışı bir durum.
"Nefret duygularıyla hareket ediliyorlar"
"Trabzon Cezaevi'ne götürüldüğümde cezaevi girişinde çıplak arama dayatmasına maruz kaldım. Kabul etmeyince darp edildim. Koğuşta Şırnak Cezaevi’nden iki hafta önce oraya sürgün edilmiş sekiz kişi vardı. Tamamı çok kötü bir şekilde darp edilmişlerdi.
"İki hafta geçmesine rağmen vücutları yara bere içindeydi. Gardiyanların bir kısmı çok kötü yaklaşımlar içerisine giriyor, nefret duygularıyla hareket ediyorlardı.
"Çıplak aramaya hep karşı çıktım"
"Karar duruşmasında fiziki olarak mahkemede hazır bulunma talebim kabul edildi. İlk defa fiziki olarak mahkemede bulunacaktım. 25 Ocak'ta gerçekleşecek duruşma için 17 Ocak'ta yola çıktık. O gece Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde misafir olarak kaldım. Cezaevi girişinde çıplak arama dayatmasına maruz kaldım ve kabul etmeyince yine darp edildim.
"Sabah erkenden yola çıktık ve öğlen vakti Muş Cezaevi’ne vardık. Bir çıplak arama sevdasıdır tutuşmuşlar, burada da çıplak arama dayatmasına maruz kaldım ve kabul etmeyince yine darp edildim. Çıplak arama insanı aşağılayan bir uygulama.
“İşte ben devletim sende karşımda böyle çıplak duran bir hiçsin” mesajı verilmek isteniyor. İnsan onurunu zedeleyen bir durum. Mutlaka son bulması gerekiyor.
"Cezaevinde bile haber yaptım"
"Cezaevinde bulunduğum süreçte içerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin haberler yaptım. Birçok defa haberlerimin bulunduğu mektuplara cezaevi idaresi tarafından el konuldu.
"Cezaevine girdiğimde bu kadar uzun kalacağımı hele böyle bir ceza alacağımı düşünmemiştim açıkçası. Ama kısa süre içerisinde kendime program kurup araştırma-incelemeler yapmaya başladım. Zamanımın önemli bir bölümü okumakla ile geçti.
"Bu açıdan verimli bir süreç yaşadığımı söyleyebilirim. Cezaevi gerçekten de çok zorlu bir süreç oldu ama zorluklara takılmak yerine kendini geliştirmek için çabalamak daha doğru sonuçlar verir. Daracık alanda yaşıyorsun, yedi adım sonra duvara tosluyorsun. Küçücük kutu gibi odalarda çok sayıda kişi ile birlikte kalıyorsun.
"İnsan kendini ciddi anlamda programlamasa çok yıpratıcı bir süreç olabilir. Bu nedenle zorluklardan ziyade kendini geliştirmekle meşgul olmak insanı ayakta tutar.
"Tahliye sürpriz oldu"
"Yargılama süreci tamamıyla siyasi olarak gerçekleşti. Yalnızca yaptığım haberler ve haber kaynaklarıyla olan görüşmelerin örgüt üyeliğinin delili sayılması bizim için ne kadar anlamsız olsa da onlar için anlamlı... Kendilerini, muhalifleri sindirmekle mükellef sayıyorlar. Tarafsız ve bağımsız değiller. İstinaf Mahkemesi’nin bana verilen cezayı onaylaması şaşırtıcı olmadı.
"Yerel mahkemenin kararından sonra kendimi tüm cezayı yatacağım diye ikna etmiştim. Ama tahliye sürpriz oldu. Açıkçası beklemiyordum. Sanıyorum tahliye kararında AİHM'nin dosyamı kabul etmesi etkileyici olmuştur.
"Gazetecilerin ilgisi yetersizdi"
"Cezaevinde çok değerli hayatım boyunca unutamayacağım dostluklar edindim. Aynı şekilde hem tutuklu hem de dışarıdaki gazeteci arkadaşlarla sık sık yazışıyorduk. Müthiş motive edici ve moral veren yazışmalardı genellikle. Şunu da belirtmek isterim ki dışarıdaki basın çalışanlarının ilgisi yetersizdi.
"Bir mektup bir selam belki küçük bir şey gibi görülebilir ama cezaevindeyseniz bunlar çok büyük mutluluk kaynaklarıdır. Bu nedenle tüm muhalif gazetecilere tutuklu gazetecilerle dayanışmayı büyütelim diyorum.
"Basına yönelik en yerinde tanımlardan birinin 'halkın iktidarlar üzerindeki gözü' tanımlaması olduğunu düşünüyorum. Bizler özgür basın emekçileri Kürt halkına yaşatılan zulümden tutalım işçinin, emekçinin, çocukların sorunlarına varana dek yazdığımız ve iktidarı eleştirdiğimiz için büyük baskılara maruz kaldık.
"AKP iktidarı muhalif basını susturup tek sesli bir medya ile gerçek sorunların değil yalnızca kendi belirledikleri gündemlerin tartışılmasını böylece başarısızlıklarını gizlemeyi amaçlıyor. Bizler de muhalif gazeteciler olarak sorumluluklarımız ve meslek etiği çerçevesinde yazmaya, gerçekleri duyurmaya devam etmeliyiz. Hem de daha güçlü bir şekilde. (HA)