"Hep Gülümseyerek Yaşadım Dünyayı"
Gazeteciler Metin'in ölüm haberini aldıklarında ön¬ce TGC'nin önünde toplandılar, sonra da Valiliğe yürüdüler. Buraya bir siyah çelenk bırakırken "İna¬dına hepimiz birer Metin'iz" diye bağırıyorlardı.
Cinayet, basın özgürlüğüne ve Evrensel'e yönelik bir gözdağıydı. Bu gözdağma yanıt, Evrensel gazetesi sokakta satılarak verildi. Gazetenin man¬şetinde o gün "Susmayacağız" denilmişti.
Cenazeye on binlerce insan katıldı. Evrensel gazetesi önünde başlayan tören, mezarlığa kadar 8 saat süren bir yürüyüşle devam etti. Birikmiş bir öfkenin dışavurumuydu bu.
Göktepe davasında her duruş¬ma bir olay oldu. Katılımın ve ilginin azalması için dava il¬den ile sürüldü ama tüm yıl¬dırma çabalarına karşın mah¬keme nereye giderse gitsin peşinde bir sürü insan vardı.
Kimi zaman aynı gün birkaç gösteri olur İstiklal Caddesinde. Slogan sesleri yayılır Pera'ya. Ve elbette Göktepe de oradadır.
Cumartesi anneleri her hafta bir kayıpı anar. o hafta kimdeyse sıra onun adını seslenirlerken tüm anneler birinin, bir anne tüm kayıpların annesi gibidir. Bu cumartesi günü anneler Kenan Bilgin'i aradılar.
"Metin bir Pir Sultandır artık" diyor Musa Ağacık. Despotizme başkaldırının simgesi olan Pir Sultan, 2 Temmuz aydınları anı¬lırken de unutulamazdı. Onun ince silueti eylemlere esin kaynağı oldu.
Seher İlgün, Ahmet Şık ve Metin, haberi birçok kez beraber kovalamalardı. Seher, Alibeyköy'deki cenazeyi izlemeye birlikte gittiği arkadaşını bir daha hiç göremedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği'rıin suç duyurusu çağrısına kitle örgütleri, sendikalar, partiler ve binlerce kişi yanıt verdi. Herkes dilekçesiyle koştu savcılığa. Fadime Göktepe yine en öndeydi.
Evrensel'de Metin'in çalışma masası ve bilgisayarı çiçeklerle süslendi. Gazeteye başsağlığı ziyaretine gelenler buraya uğramadan edemediler.
Duruşma salonundan çıkarılmak istenen basın mensupları fotoğraf makinelerini bırakıp kararı protesto ettiler.
Afyon'da spor salonunda yapılan duruşmaya binlerce kişi katıldı. Bir gösteriye dönüşen mahkeme daha sonra daha az sayıda izleyicinin alınabileceği 'çürük' Adliye binasındaki mahkeme salonuna taşındı.
Türkiye'nin son on yılının belgesel filmidir gözaltında kayıp. Bu filmde göz göre göre kaçırılıp öldürüler, evlatlar, kardeşler ve sevgililer var. Ama bir de "onları bize geri verin" diyenlerin tükenmeyen inadı.
1 Mayıs 1996'dan bu yana sosyologların üzerine eğildiği "varoş gerçeği" hoşnutsuz gençlik kitlelerinin radikal tepkilerine yol açmıştı. Metin'in çektiği kareler bu radikal tepkiyi de belgeledi.
Görev başında gazeteci arkadaşlarıyla kurduğu dostluklara değer verirdi Metin. Onlarla çalışır, onlarla eğlenir ve böyle keyifle beklerdi haberin zuhurunu.